ÇEKME ZAHIDEM DESTILERIN DOLMADAN


ÇEKME ZAHIDEM DESTILERIN DOLMADAN

Degerli kardeslerim, 80 yasina basmis Zahide Ninenin anilarini içim burkularak dinledim. Geçmisten gelecege isik tutmak, o zamanin örf ve adetlerini tanitmak, çektikleri sikintilari anlatmak, anlatirken köyün diliyle yazmak istedim. Ayni zamanda ülkemizin nereden nereye geldigini göstermek, içinde bulundugumuz sartlarin degerini iyi bilmek, her günümüze sükretmek gerektigini daha iyi anladim.

79 Sene evvel Disli Köyü'nde Kirsevi sokakta dogmussuyun. Kerpiçten yapilmis düz damli iki göz evimiz bi de aharimiz varidi. Bubama Gara Çontu'nun Davit derlerdi. Dudu abam, Ismahan Abam Üseyin agamla birlikte dört kardesiz. Osman ve Gadir emmilerim Çanakkale Harbinde sehit düsmüs. Bubam Yemen'e Savasa gitmis, Açliktan, ölen atlarin kemiklerini tasla ezip toz haline getirip yerlermis. Bubam arkadaslariyla esir düsmüs, esirlerin yemeklerine aksam olunca kaçmasinlar diye ilaç katarlarmis. Gece olunca gözleri görmezmis. Bubam ; "Eger köye sag salim dönersem, anama köpek çanagina yal kardircan, köpeginen barabar yiycen" demis. Dokuz sene sona köye gazi olarak dönmüs. Askere giderken kirk günlük olan kizi Dudu abam dokuz yasina girmis. Kapi çalindiginda çocuk bubasini bilememis. "Anaa! bize bi yabanci geldi" diye anasina ünnemis. Anasi kizim o senin buban demis.

Bubam savastan köye döndükten sona çiftçilk yapmaya basladi. Bir çift öküzümüz vardi. Kara sabanla tarla sürer, Gölden ot getiriydi. Bi de inegimiz varidi. Inegi elimle sagardim. Simdiki gibi süt makinesi yogudu. Bubam abdes alirken görüydüm kollarinda kursun izleri varidi. O yillar evlerde terkos suyu yogudu. Kadin ve kizlar sulari çesmeden doldururlardi. On dört on bes yasindayken köyün eski hamaminin yanindaki sigir eyligi çesmesine iki destiyle su doldurmaya gittim. Çesmeden su doldurukan Durmus emminin Amet elinde bakirinan su doldurmaya geldi. Ben de erkek diye kiyiya çekilmek istedim.

Çekme Zahidem destilerini dolmadan,
Bahçelerin gülü açip solmadan,
Söyle bubana, seni bi kötüye vermesin,
Verip de verem olmadan.

Dedi. Eve geldim. Anama anlattim. "Kizim o delikanlinin sen de gözü mü var?' Diye sordu. "Bilmeyyon ana" dedim. Aradan zaman geçti. Ismahan abamin eve giderken "Zahidem Bir dakka" dedi.

Merdimandan inisin,
Kikir kikir gülüsün,
Aksam bana söz verip,
sabah geri dönüsün

Neden acaba dedi. Hiç cevap vermedim. Bubam duysa bana bir araba dayak atardi. Eskiden sindiki gibi çamasir makinesi ve ceriyan yogudu. Kazana çesmeden su getirip doldurdum. Odun atesiyle suyu gaynattim Esbap dasinda esbaplari yudum. Çamasirlari sererken Amet evin önünden geçiyordu. Beni görünce:

Evinizin önü ufacik çardak,
Ayip oluyor, sokakda durmak,
Çok zor su yalan dünya'da,
Zahidem dengini bulmak.

Dedi. Bahar mevsiminde Saribag'da anamla birlikte tahta çapaleyyorduk. Amet'de omzuna küregi alip tarla sulamaya gelmis. Beni görünce yanimiza gelerek selam verip "is olsun" diyerek "Keziban aba Zahide'yi bana vercen mi?" Anam da "Benim giz çok nazli sizde edemez" deyince;

Bostan ektim Saribaga, Tekke'ye,
Kuslar konmus, islenmedik mekkeye,
Tek versin de Zahide'yi Keziban aba,
Söz veriyon ben kahrini çekmeye.

Demesin mi? Aradan epey zaman geçince Amed'in anasi Pakize teyze komsumuz Hatça abayi isteyci göndermis. Bubama yalvarmis. "Tokmali gile çapaya gittim çok tarlalari var." demis. Bubamin gönünü etmis. O zamanlar kizlar büyüklerine sevdigim oglana varcan diyemezdi. Eskiden kisin çok kar yagardi. Evlerin üzerinde çati yogudu, düz damliydi. Kar yagdigi zaman evin damindaki kar kakilirdi. Evin damini kakiyordum. Birisi karpuz büyüklügünde kar topunu bana atti. Döndüm baktim kim diye gine yaviklim Amet'di

Kar yagar da kaba yelsiz erimez,
Yazman güçcük, gözlerini bürümez
Tek gelsen de sen bana,
Ölsek bile yerde tenimiz çürümez.

Dedi Bubam "eger yaviklinla konustugunu duyarsam seni Amede vermen" dedi. Bizim zamanimizda kizlarin yaviklisiynan bile konusmasi yasakti. Zaten telefon da yoktu. Elektrik aldim, alamadim bilmezdik. Ana buba kime verise kiz ona variydi. Kizlar mektup yazmasini ögrenir de oglanlara mektup yazar diye mektebe yollamazlardi. Beni de yollamadilar. Kaynam gil bize baslik parasi konusmaya gelmisler. Bubam "11 altin 1 yüzük, bir takim kadife, bir takim ezebasi, bir takim basma ve 1500 lira agirlik verceniz" dediginde Ismahan abam; "Geçtigimiz kis Fadime 5 altin, 500 lira agirliga gelin oldu. Çok istiyorsun" buba dedi.

EVLILIK HAYATIMIZ

Amed'inen yavikli olduktan bir ay sona soguk bi kis günü gelin oldum. Eskiden yazin hiç dügün olmazdi. "Yazin bulgur göce zamani. kari koca zamani degil." Derlerdi. Çünkü yazin herkes ireçberlik yapardi. Hashaslar kirilir, ekin biçilir, harman yerine sap getirilir, düven sürülür, harman savrilirdi. Kadinlarin dügünü iscak oldugu için ahirda yapildi. Erkeklerin dügünü köy odasinda yapildi. Çalgi dutmuslar. Gelin oldugum gün basimi duvakla düzdüler. Oglan evi gelin almaya gelince anam ve abalarim aglamaya basladi. Motur arabasina sandalye koydular Sandalyeye oturdum. Dudu ve Ismahan abalarim sagimda solumda ayakta dineldiler. At arabalari gelin moturunun arkasinda arka arkaya siraya geçtiler. Yani konvoy olusturdular. At arabalarina oglan evinin hisim ve akrabalari binerek yolda giderken fistik, seker saçtilar. O gün geline oruç tutturulur, Orucunu kaynaya veriydi. Bazilari tepsi,sahan verir, bazilari da sana burma biyikli yigidimi verdim derlerdi. Kaynam da bana "biricik goçum oglumu verdim". dedi.

Evlendigim günün ertesi günü bana çamirla ocak sivattilar. Ellerim soguktan mos mor oldu. Bizim yuva kurdugumuz yillarda evlerde zoba yoktu. Isinmak için ocak yakilirdi. Ev dogru dürüst isinmazdi. Ocakla ilgili; "Önün gavirga gaviri, arkan harman saviri" derlerdi Gelinler kaynaya, kaynataya kocasinin hisimlarina sessiz konusurdu. Yani sesi kisilmis insan gibi konusurdu. Adet öyleydi. On sene sessiz gonustum. Benden önce Battal gayinima gelen Sati eltim hala sessiz konusuyordu. Eltimden önce sesli konusunca kaynam Pakize; "Denli gelin, densiz gelin, Büyük gelinden önce söyleyen gelin" Diyerek kizdi. Oyusam iki çocugum olmustu. Kaynatam gilin bir çift beygiri, bir çift öküzü varidi.Ireçberlik yaparlardi. Evde Battal, Sati, Ismeyil, Adile, Memetali, Amet olmak üzere on bir kisi bir arada yaseyyorduk. Evin bi gözünde gaynam gil, digerinde sati eltim gil, kilerden bozma garanlik odada biz duruyduk. Esyalarim; yatak, kilim, bir kaç sahan ve kindira yastiktan ibaretti. O zamanlar kizlar gelin olduktan sonra on bes gün disari çikmazdi. Iki hafta sonra gelinin anasi akrabalariyla çerez getiriler, oglan evi de üç, dört sifra yemek yaptirir beraber yerdik. Sonra kadinlar kendi aralarinda dügün ederler, geline yazma örterlerdi. Yazma örterken öndüüç'! derlerdi.

Gaynam gilinen on sene birlikte ayni çati altinda yasadik. Sonra sigir eyligi çesmesinin yakininda bulunan Badiniklerin iki odali düz damli toprak eve kiraya girdik. Aylik 20 lira ödeyecektik. Biz ayri ev dutunca gaynam bize kizdi. Verdigi kilimi, hasiri, elimizden geri aldi. O devirde Alisenin Inneci Nutti belediyenin yakinlarina takoz tugladan ev yaptiriyordu. Harç olarakta çimento kullaniyordu. Kocam çimento kagitlarini toplayip eliyle dikti Toprak tabanin üstüne kilim yerine serdi. Gelirimi olmadigi için ev kirasini ödeyemedik. Karsida anamdan galma tarlamiz varidi. Oraya ev yapmaya karar verdik. Kesçinin Gümüs briket satardi. Ondan borcunan biriket alip iki göz ev yapmaya basladik. Illaz usta ve amet duvar ördü. Ben çamir garip ustalara verdim. Evi belediyeye haber vermeden gaçak yaptigimiz için ireyis Halli ibirem Pambikçi Bayat'li fen memurunu ve Gudretin Erceb'i göndermis. Gara zorunan yaptigimiz iki göz evi yikmak istediler. Elime sirik alip fen memurunu dövdüm.Ercep dayagi görünce çareyi kaçmakta buldu. Ireyis seni mahkemeye vercen bes sene mapista yatircan sen benim memurumu nasil döversin diye bagirdi. Ben de ireyisin çok sevdigi Ese Hoca'ya gidip durumu anlattim. Ese Hoca'da kadin hapista yatar miymis, köyün serefi var. Guliler, Hamzalar da evi gaçak yaptiydi. Onlarin evini niye yiktirmadi diye söylendi. Sonra belediyeye giderek ireyisi ikna etmis. Halli ibirem ireyisin hakkini yimiyelim. Çaliskandi, köye alettirik ve terkoz suyu onun gününde geldi.

IKIMIZI BIRBIRIMIZDEN AYIRAN ZALIM FRANSA

Teyzemin oglu Tirinin Farettin köye izine geldiginde. Garisiynan bize yag, zeytin, peynir, almis getirdi. Çok duygulandim. Aglamaya basladim. "Farettin aglama böyün fakirisen, yarin Allah neler veri Ben Amed'i turist olrak Fransa'ya götüren, yaliniz yolda yakalanirsa onu bilemen" deyince kocam " Beni götürmek isteyyon emme , yol param bile yok" Dedi. Farettin: "ben sana para veren sona eline geçince ödersin" dedi.. Farettinle Amet trenle Fransa'ya gittiler. Kocam giderken çocuklarim Mustafa ve Bahriye ilkokula gidiyordu. Gülsen bir aylikti. Eli her seye yakisirdi. Duvar ustaligi yapar, fayans döser, su tesisati döserdi. Fransa'da çalistigi ilk zamanlar çevreyi tanimadigi için arkadasina parayi köye gönderiver dermis. O da gönderdim diye yalan söyler, parayi yirmis. Biz de çocuklarinan ne zaman para gelecek diye aylarca beklerdik.

EBEDI AYRILIK VAKTI GELDI

Amet Fransa'da oturum alamadigi için on sene köye gelemedi. Babasiz Mustafa'yi evlendirdim. Bahriye'yi ve Gülsen'i gelin ettikten sona beni de Fransa'ya götürdü. Gavur llerinde tam otuz sene çalisti. Bir tatil günü "sag elim tutmuyor" dedi. Doktora götürdüm. Hastanede bir ay yatti. Saçlari dökülmeye basladi. Fransiz ve Arap doktor ogluna, kizina telefon çek buraya gelsinler dedi. Mustafa Belçika'daydi. Durum vahimdi. Bu sefer ben ona "Bozuk'ta biter meshur igde, ilaç olayim amed'im derdini söyle" dedim. Hiç konusamiyordu. Bana gözlerinden yaslar akarken melun mekun bakyordu. Mustafa dört saat sonra geldi. Doktorlar "baban sigara içer miydi diye sordular. Içerdi dedi.Baban maalesef kanser olmus. Bir iki günlük ömrü kalmis" dediler. Bana siirler yazan hayat arkadasim ertesi günü hayata veda etti. Cenazesini ana vatana getirdik. aglayarak topraga verdik. Hakka kavusan esimi zaman zaman üryamda görün. Yemek yidirdigimde yada baska hayir ettigimde o gün eve gelir. Memnun oldugunu söyler, Her gün onun ruhuna fatiha yolleyyon. Ben ondan raziydim. Allah'ta ondan razi olsun. Öbür dünyada firdevs cennetinde bulusalim.







Editör : Mustafa
dislikasabasi.com