Bolvadin Müftülügünün düzenledigi konferans ilgi gördü



Ilçemiz Müftülügü tarafindan Mehmed Akif ERSOY'un vefatinin 73. yili dolayisiyla konferans düzenlendi.

Program kültür sitesinde pazar günü saat 19. da yapildi. Programa ilçe Jand Kd. Yzb. Durmus Yöntem, Il Müftüsü Ilhami KEMALOGLU ve çok sayida seçkin misafirler katildigi konferansta,genç-yasli , kadin-erkek salonu hinca hinç doldurdugu görüldü. Diger kültür etkinliklerinde oldugu gibi Disli Kasabasi'ndan da çok sayida kardeslerimiz konferansa katilanlar arasindaydi.
Istiklal Marsimizin yazarina bir vefa örnegi gösterildi.

Programa Istiklal Marsi ve saygi durusuyla baslandi.Daha sonra Kur'an-i Kerim okundu. 24 Eylül Anaokulu'nun minik ögrencileri Istiklal Marsi'nin 10 kitasini ezbere okudu. Açilis konusmasini ise Ilçemiz Müftüsü Sayin Hüseyin Erdogan Bey yapti. Erdogan konferansa gösterilen yogun ilgiden dolayi salonda bulunan izleyicilere tesekkür ettigini belirterek ''Toplumumuzun tarihini tanimasi için yilin ve günün adami olan Milli Sairimiz Mehmet Akif ERSOY'u anmak ve onu genç nesillere tanitmak amaciyla bu konferansi düzenledik'' dedi.

Ekranlarda , Filistin'de yapilan zulme dikkat çekerek tarih boyunca Müslümanlara yapilan zulümlere örnekler veren Erdogan mersiyeler okuyarak , sözü Egitimci Yazar Sayin Vehbi VAKKAOGLU'na birakti.
VAKKASOGLU ''Bir ahlak ve karakter abidesi MEHMED AKIF konulu konferansinda sunlari dile getirdi: Akif Dede diye baslayan VAKKASOGLU; samimi bir ifade kullandi. Mehmet Akif ERSOY'un gerektiginde ögretmen , gerektiginde halktan biri, sivil tarafinin yaninda bürokrat yanininda oldugunuda belirtti. Mehmed Akif'in asil mesleginin baytarlik oldugunu, ayni zaman da hafiz oldugunu, 3 dil bildigini, sairlerin hasi oldugunu '' ifade etti. Bir örnege ihtiyacimiz oldugunu ve en güzel örneginde Mehmed Akif oldugunu ifade etti.

Kendisinin Mahir IZ Hoca'dan ders aldigini ifade eden VAKKASOGLU, Mahir IZ'e Mehmed AKIF hocalik etmistir. Dedi. Mehmed AKIF'in hiç bilinmeyen yönlerini örnekler vererek anlatan VAKKASOGLU kitaplarindan da örnekler vererek bu bilgilerini tv, radyo ve internet adresinden ulasilabilecegini belirterek konferansini noktaladi. Il Müftüsü Sayin Ilhami KEMALOGLU'da kisa konusmasinin ardindan Vehbi VAKKASOGLU'na tesekkür ederek çiçek takdim etti. Daha sonra konferans bitiminde Sayin Vehbi VAKKASOGLU kitaplarini imzalayarak programa son verdi.




KONFERANS VIDEO GÖRÜNTÜLERI BÜLENT HOCAMIZ TARAFINDAN HAZIRLANMAKTA OLUP IZLENIMINIZE SUNULACAKTIR.







































































BOLVADIN MÜFTÜMÜZ SAYIN HÜSEYIN ERDOGAN HOCAMIZIN MEHMET AKIF ERSOY HAKKINDA YAZDIKLARI DEGERLI SATIRLARI SIZLERLE PAYLASIYORUZ






Ve Elhamdü lillah…..


Sitemizdeki davetiyede de gördügünüz gibi, Sevgili Akif merhûm için düzenlemeyi düsündügümüz konferans, belirlenen gün ve saatte lehü’l-hamd arzu edilenin üzerinde ve nitelikli bir dinleyici kitlesine hitapla basladi..
Ama su kadar var ki, yasadigimiz iklim sartlarindan dolayi, konusmacimizin Istanbul’dan Ankara’ya Uçakla, oradan da karayolu ile Bolvadin’e gelmesi ve saatinde programa yetisebilip yetisememesi endisesi içerisinde kivranirken, bu yetmiyormus gibi, bir de söz konusu Belediye Kültür Sitesi salonunun kaloriferlerinin ve borularinin donmus olmasi bizleri iyiden iyiye cendereye soktu…


”Kendinize baska bir salon bulun, bu salon size çare olmaz..” denildigi bir ortamda; konusmacinin son hazirliklarinin yapip yola çikacagi, davetlilerin programa gelme heyacanini yasadigi bir anda, ne yapilabilirdi? Yeni bir salon mu? Neresi ve nasil olacak, kim gelenleri nereye ve nasil yönlendirecekti..? Programi tümden iptal mi edecektik? Ama bu düsünce, nasil ve hangi halet-i ruhiye içinde gerçeklesecekti..? Her ferdinin ruhunda ve kalbinde istiklâl marsi hasmetiyle diri dururken, istiklâl ugruna ölü bir milletten dipdiri bir nesil çikaran koca Akif için, simdi, o neslin torunlari arasinda, kendisinin yad edilecegi bir salon bulunamamasi, tarihe karsi savunulur bir tarafi olmayan aci bir gerçek olacakti..


Ama suna bakin ki, ‘Asim’in nesli’, zoru yendi, karanliklari delip, dehlizleri yarip kendine bir isik buldu…Dedesi Fatih’in, karadan gemileri yürütüsü gibi, bilir ve teknik sahibi kisilerin “..imkani yok, disardan isi ile müdahele ederseniz boru ve radyatörleri patlatirsiniz..” dedikleri kalorifer tesisati için, bir sucu kardesimiz dört kalfasiyla dört elden ve Müftülük personeli ve bir takim din görevlisi arkadaslarimin da gayretleri ile tüm boru ve radyatörleri pürmüzlerle isitarak saatler süren ümit dolu bir çalisma ile buzlari eritip, salonun isitilabilmesi yolunu açmis oldular. Ve böylece yarim günü askin kaygi ve endisenin içimize doldurdugu stresli bekleyis rahat bir nefes almamiza vesile olmus oldu, lehü’l-hamd…


Ve nihayet beklenen gün ve saat geldi..Resimlerde gördügünüz, belki yari yariya bir nisbette, hem de nitelikli kadinli- erkekli bir dinleyicinin salona sigmaz bir kesafette yekün teskil etmesi ve “çit” çikmadan üç saate yakin süren bir zaman dilimini “Asim’in Nesli”ne yarasir bir olgunluk ve dolgunlukta degerlendiren güzide insanlarimizi, gelecegimize ümit bahsetmesi bakamindan Müftülügüm adina saygiyla selamliyorum..


Konusmaci Vehbi Vakkasoglu’nun tabiriyle ‘Akif Dede’nin, gelecegin yükünü tasiyacak bir neslin yetismesinde örnek olacak ahlak ve karakter insasina esas olacak programimizda, elbette sözlerin en güzeli olan Rabbimizin kelami ufkumuzu açacakti…Ve öyle de oldu..Okunan Kur’an tilavetiyle, salon çinladi, nefesler tutuldu, ruha açilan bir kapidan kalbe giren vahiy, gözlerden mutluluk pariltisi olarak alinlarda parladi…


Sunuculugunu, tüm gayretini ortaya koyarak çalisan Fatih Önder hocamizin yaptigi programin açilis konusmasi tarafimdan yapilmis ve asagidaki metinle meramim ifade edilmeye çalisilmistir:
‘Sayin Davetliler!


Müftülügümüz, günlük ibadetlerin huzur içerisinde yapilmasinin, insanlarimizin müftülükle olan islerinin suhûletle yürütülmesinin temini yaninda;
Toplumumuzun, tarihle bulusmak, günü tanimak ve yarinlara donanimli olarak hazir olmasina katkida bulunmak için, yilin ve günün konusu olan Akif’imizle bulusmak, konusmak ve O’nun, halimiz ve gelecegimiz için feryat ve iniltisini dinlemek istedik. Bunun için de, söz sahibini her türlü yorgunluk ve arginlik içerisinde huzurlariniza getirdik..Müftülügümüz ve ilçemiz adina, kendilerine hos geldiniz diyorum..
Degerli dinleyenler! Yilin ve günün adami dedigimiz M. Akif, haddi zatinda hayatimizin adamidir. Çünkü, adam olmak için özgür olmak lazim. Iste, ‘Dogdugumdan beridir âskim istiklâle’; diyen M. Akif de, necip milletimizin özgürlük mes’âlesini Istiklâl Marsi ile taclandirmis bir hürriyet âbidesidir.


Özgürlük deyince yetim ve öksüz Filistin’e bir göz atmak yetmez mi?
Bu gün ekranlarda gördüklerimiz ve yasadiklarimiz karsisinda, lokmasi hâlâ bogazindan asabilen ve tazecik yavrularin beyninde patlayan bombalar karsisinda gözleri hala bugulanamayan ve cigerinde bir yanma hissedemeyenlerin; yasayan ölüler gibi hayalete dönüstürüldügümüzü kabul eden ya da etmeyenlerin; irade ve akil sahibi olmayan tüm canlilari bile ürküten dehseti yasatan kiyameti, televizyonlarinin basinda, damaklarinda çerez tadiyla bahar serinliginde seyredenlerin dünyasinda, sormak gerekmez mi ?!. Nerede Firavun'a yer öptüren Musa'lar..? Nerede Nemrud'u, kalbindeki ask atesi ile yakan Ibrahim'ler..? Nerede Tarik b. Ziyad’lar, nerede Selahaddin-i Eyyûbi’ler ve nerede Yavuz’lar...?


Gördünüz ya kan deryasina döndü yetimler yurdu...Cigerinden vurdu Osmanli yurdunu, Israil kurdu...Yetmedi Hüseyin'lerin kaninin akmasi veya akitilmasi.... Yok alevilik, yok sünnilik, sen ugras dur..Alevi de olsan, Sünnî de olsan, düsen bomba senin beyninde patliyor, sel olan kan senden akiyor.. Sokaklar Kerbela’ya döndü..Asûra’dan kan damliyor..
Degerli davetliler,
Sözü sahibine birakmadan önce, kendilerinden özür dileyerek, M. Akif penceresinden birkaç kelime ile isik sizdirarak,- müsadelerinizle- yanacak olan Akif ocagini tutusturmak istiyorum.


Akif, her zaman zalimin hasmi, mazlûmun dostu idi ..Günü kurtarmak isteyen renksizlere karsi dik dururdu..


‘Kanayan bir yara gördüm mü? Yanar taa cigerim;

Onu dindirmek için, kamçi yerim,..çifte yerim..


Adam! Aldirma da geç git, diyemem, aldiririm..!


Çignerim, çignenirim, hakki tutar kaldiririm…


M.Akif, yasadigi devirde aziz Türk Milleti’inin konusan dili, yasayan tarihi, yanan yüregi, düsünen beyni ve hürriyet için çirpinan kanadi idi.




Zulmü alkislayamam, zalimi asla sevemem;


Gelenin keyfi için, geçmise kalkip sövemem.!


Biri ecdadima saldirdi mi, hatta bogarim!...


-Bogamazsin ki!


-Hiç olmazsa yanimdan kovarim.!


Üçbuçuk soysuzun ardindan zagarlik yapamam;


Hele hak namina, haksizliga ölsem tapamam.


Yumusak basli isem, kim dedi koyunum?


Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum!


M.Akif: ‘Imandir o cevher ki, Ilâhî ne büyüktür; Imanasiz olan pasli yürek sinede yüktür!’ diye haykiran bir iman âbidesi idi.
Akif, Islam dünyasi için taassup ve gerilikten uzak, ilim ve medeniyette Islam’in sanina yarasir bir dünya düslüyordu., Islam’i anlamada ve çagi kavramada rehber insandi.




“Dogrudan dogruya Kur’an’dan alip ilhami,;Asrin idrakine söyletmeliyiz Islâm’i…”derken; hem çagi kavramada ve hem de Islam’i anlamada zinde beyinlere olan ihtiyaci, zilletten kurtulus ve âsûde bir hayat için vaz geçilmez bir hakikat olarak görüyordu.



O, Insanligin, el degmemis, esikiyip-pörsümemis, son taze vahiy olan Kur’an’in, ölüler için degil, diriler için indigini içi yanarak, ölü ruhu tasiyan sözde dirilere söyle haykirmisti:




‘Inmemistir hele Kur’an, bunu hakkiyla bilin,


Ne mezarlikta okunmak, ne de fal bakmak için!’


O, aksiyon adami idi. Anlamsiz tevekkül ve tebelligin küllügünde pinekleyerek kurtulus ve yasanabilir bir hayat bekleyenlere ates püskürüyor ve söyle haykiriyordu:




‘Çalis’ dedikce seriat, calismadin durdun;


Onun hesabina bir çok hurafe uydurdun…


Sonun da bir de ‘ tevekkül ‘ sokusturup araya;


Zavalli dini çevirdin onunla maskaraya!


Birak çalismayi, emret oturdugun yerden,


Yorulma! Öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsin iken!


Yazip, sabahleyin evden çikarken islerini,


Birer birer oku tekmil edince defterini..


Bütün islerini Rabbin gönür, vazifesidir..;


Yükün hafifledi…Sen simdi dogru kahveye..!


Çoluk çocuk sürünürmüs sonunda aç kalarak;


Hüdâ vekîl-i umurun degil mi? Keyfine bak!..


…………………………………………


Akif, hikmetle, ilimle çalisarak ayaga kalkmanin ve onurlu toplum olmanin yolunu söyle seslendiriyor:




‘Allah’a dayan, sa’ye saril, hikmete ram ol;


Yol varsa budur, bilmiyorum baska çikar yol!...


Ve sonra da diyordu ki:




Sâhipsiz olan memleketin batmasi haktir;


Sen sâhip olursan, bu vatan batmayacaktir!”




Daha sonra, yarinlarimizin birer günesi ve gecelerimizin parlayan yildizlari olacak 24 Eylül Ana Okulundan iki minik yavrumuzun Istiklal Marsi’nin on kit’alik tüm metnini ezberden okumasi sonucunda, ay yildizlara sarilmis bu yavrularimiz için kopan alkis tufani sadece salonu degil, bizce arsi titretmistir..
Ve nihayet söz sahibine gelmistir…Kürsiye alkislarla gelen, yillarin tecrübesini alinlarinda tasiyan hatibimiz Vehbi VAKKASOGLU..”..bu gün size Akif Dede’mizden bahesedecegim..” derken, daha baslangiçta sevecen, sefkat dolu, tecrübe yüklü, merhamet abidesi ve rehber ustasi bir dede vizyonu ile dinleyicilerinin gönlünde hemen tazecik ve sicacik bir yer buldu ve girdigi bu gönüllerin sicakligini yaklasik iki saate yakin bir zamandir muhafaza etti..




“Akif Dede” adiyla, kaleme aldigi koca dev sairimizi “Osmanli Tipi” bir ev sicakliginda ve tatli, bir kadar düsündürücü, ibret verici ve de heyecan duyurucu bir üslupla konusan hatibimiz özetle söyle demistir:…”..Asil, ilim sahibi, güzel ahlak ve edep timsali bir aile ortaminda gözlerini açan Akif Dede, ailesinden ilim ve edebi, yokluga sabri ve sorumluluk duygusunu ögrenmis…Küçük yasta babasini kaybetmekle aile yükünü omuzlamayi görev bilmis, sadece mutluluk ve saadetin, sükür ve kanaatin cömertce sergilendigi baba evinin tümden yanmasi sonucu, bu haldeyken bile derhal ailenin yükünü sirtlanip kisa yollardan ekmek kazanmanin yollarini temin edecek okullarda okumayi hedeflemis, her gittigi okulu birincilikle bitirmis; bu çalismayi yaparken de, sadece nefsî bir ihtirastan degil, peygamberine olan bagliliginin verdigi bir sorumluluktan kaynaklandgini göstermistir. Hele baytarlik mektebinde okurken, ev okul arasi 34 km.lik yolu her gün tepmistir ki, arkadaslari: sen nereden ve neyle gidiyorsun, ki seni tranvayda öremiyoruz..dediklerinde, ‘ben tabanvayla gidiyorum..” demis arkadaslari, tranvaya verecek parasi olmadigi düsüncesinden hareketle, kendi aralarinda bir aylik yol parasi toplayip, arakadasca bir yardimlasma örnegi göstermisler..Bu yardimi kabul etmeyen Akif Dede, “ben spor için yürüyorum..” diyerek ömründe 24 saat sürecek ilk ve son yalanini da içi yanarak söylemis ve ertesi gün hemen bir güresci ustasi bularak spora baslamis ve bir daha da yalan söylememistir…




Iste size örnek sahsiyet..Çünkü o peygamberini örnek almisti…Hele baytarlik mektebini birinicilikle bitirecek olan Ermeni bir arkadasini gören Akif Dede, bu durumu kabullenemez, birkaç gün okulda yatip kalkmak için okul idaresinden izin alir, gece gündüz demeden çalisir ve okulunu birincilikle bitirir. Son ana kadar okul birinicisi olan Ermeni arkadasi, üzgün..Akif Dede’ye yaklasir..Seni anliyorum..Çünkü benim birinci olmamdaki hedefim senin de hakkindi..Seni yine de tebrik ediyorum, der ve inancinin kendisini hedefe nasil kenetledigini, inancin, insani nasil idealize ettgini gösteriyordu..Iste Akif Dede, her türlü yoklugu ve zorlugu yenerek, hatta firsatlara çevirerek inancinin nasil hedef belirledigini ve bu hedefe ulasmada durumdan vazife çikardigini gösteren örnek neslin abidesidir…




Bir baska yanlis da, Akif Dede’nin fakir olusu…Hayir, fakir degildi de, cebinde para durmazdi…Gelen para, isteyen veya istemesini onuruna yediremeyen fakirlere giderdi. O da Peygamberi gibi ‘yok’demek nedir, bilmezdi…Paltosuz gezdigi de fakirliginden degildi..Çünkü her iseteyene verdigi için sirtinda palto, evinde kilim durmazdi..




Arapça, Farsça, Fransizca dillerini ana dili gibi bilen ve de iyi bir Hafiz ve Kur’an-i tefsir edecek kadar ilim erbabi olan Akif Dede, eline kimsenin su dökemeyecegi kadar da sairdi..


O çaliskan, dürst, edepli, imanli, iffetli, disiplinli, idealist ama bir kadar da realist, Rabbisinin kelamini anlama ve yasayarak anlatmada çagi kucaklayan örnek bir neslin, yani ‘Asim’ni Nesli’nin hamurunu yoguran kudret eline sahip mütevazi gönül eri bir insandi….


Il Müftümüz sayin Ilhami Kemaloglu’nun, sayin Vakkasogluna çiçek takdimi ile konferans bitmis, büyük bir istiyakla kapisilan kitaplarini imzalatmak için siraya girmis insanlarin kitap severligi ve okuma sevkleri de ayrica kayda deger bir güzellik olmustur..
Cennet’in özledigi ve gözledigi insanlara selam olsun, Rabbimiz onlara lutfettigi rahmetinden bizlere de bir kirinti nasip eylesin…




Hüseyin ERDOGAN


Bolvadin Müftüsü







Editör : Mustafa
dislikasabasi.com