ATALARIMIZIN YAZDIGI ÇANAKKALE DESTANININ 93. YIL DÖNÜMÜ
ÇANAKKALE SAVASI (Çanakkale Zaferi)
I. Dünya Savasi'nda, Osmanli Devleti'nin, Çanakkale Bogazi'ni geçmek isteyen Itilâf kuvvetleriyle yaptigi savaslar (1915).
Bahriye Naziri Churchill'in teklifleri ve Ingiltere'nin israriyla Itilâf devletlerince girisilen harekâtin amaci, Rusya ile dogrudan temasa geçmek, onlara silâh ve malzeme yardimi yapabilmekti. Bu yolla, Süveys Kanali ve Hint yolu üzerindeki Türk baskisi da kaldirilmis olacak; savasa katilmak istemeyen Balkan devletleri, Itilâf devletleri yaninda yer almaga zorlanacakti.
Yapisi bakimindan, savunmaya elverisli olan bogaz, Türkler tarafindan mayinlanmisti. Tabyalar, toprak ve tastandi. Zirhli veya betondan tabya yoktu; ayrica birçok sahte mevzi yapilmisti. Savunma düzeni, dis, orta ve iç bölgeler olmak üzere üçe ayrilmisti. Bunlarin kumandasi Miralay Cevdet Bey'de idi. Savas ilânindan birkaç gün sonra, 3 Kasim 1914'te Ingilizler, Seddülbahir ve Kumkale tabyalarini topa tuttular. 19 Subat 1915'te bogazin dis tabyalari tahrip edildi. Ayrica, karaya çikarilan askerler, tahrip isini tamamladilar. Bu harekâtta Türkler, 19 top kaybetti. Dis savunmanin düsmesi, bazi ülkelerde büyük yankilara yol açti. Bulgaristan, çekingen bir durum aldi. Italya, Itilâf devletlerine meyletti. Yunanlilarin Istanbul'a girmelerini istemeyen Ruslar, 40 bin kisilik yardimci bir kuvvet göndermeyi teklif etiler. Bunun üzerine Ingilizler ve Fransizlar, bogazlari Ruslara vermeyi vaat ettiler. Bundan sonraki büyük taarruzun, Marmara Denizi'ne geçmek amaciyla, Fransiz ve Ingiliz savas gemileri tarafindan, 18 Mart 1915'te yapilmasi planlandi. Orta savunma tabyalari, sürekli olarak bombardiman edildi. Dis hatlara komandolar çikarildi. Bogazdaki mayin tarama ve temizleme isi basariyla yürütüldü. Fakat 7-8 Mart gecesi, Yüzbasi Hakki Bey kumandasindaki Nusret mayin gemisi, karanlik limana, sezdirmeden tekrar mayin dösedi. Itilâf kuvvetlerinin 16 harp gemisi, 18 Mart 1915'te bogaza girerek, tabyalari atese tuttular. Gerek mayinlar ve gerekse bataryalarin atislari ile Itilâf kuvvetleri birçok gemi kaybederek geri çekildi.
18 Mart hücumu, Çanakkale'nin, karadan yardim görmedikçe geçilemeyecegini gösterdi. Bunun üzerine, Ingiliz, Fransiz ve Anzaklardan (Avustralya, Yeni Zelanda ordusu) kurulan 70 000 kisilik kuvvet, 25 Nisan 1915'te Seddülbahir ve Ariburnu bölgelerinde karaya çikarildi. Düsman kuvvetleri, 109 harp ve 308 nakliye gemisi ve özel çikarma araçlariyla denizden desteklenmekteydi. Bu çikarmaya karsi savunma görevi, 5. Orduya verildi.
Ilk çikarmalar Seddülbahir, Ariburnu ve Kumkale'ye yapildi. Bazi yerlerde basari kazanan düsman, kesin sonuca gidemedi. Seddülbahir ve Ariburnu'nu almayi basaramadi. Binbasi Mahmud Bey idaresindeki Türk kuvvetleri, düsmanin içi bölgelere sizmasini engelledi. Ilk çikarma günü, 19. Tümen kumandani Mustafa Kemal Bey (Atatürk), 17. Piyade Alayini, Conkbayiri'na vaktinde yetistirerek, Kocaçimen tepesinin düsman eline geçmesini önledi. Düsman, 25 Nisan 1915 harekâtinda, büyük kayba karsilik küçük bir köprübasi elde edebildi, orada tutundu. Türk kuvvetleri, gecenin karanligindan faydalanarak düsmani denize dökmek istediyse de, bu harekâtta yer alan Arap askerlerinin basarisizligi ve çikarttiklari gürültü, buna imkân vermedi. Öte yandan, 15 000 kisilik Anzak kuvveti de karaya çikarilmisti. Ayni günlerde düsman Saros Körfezi'ne, Besike Limani'na gösteris çikarmalari yapti. Sonraki günlerde de Alçitepe ve Ariburnu'nda Kocaçimen tepesini elde etmek için harekete geçti. Fakat, 5. Ordu kuvvetleri, büyük kayiplara ragmen, düsmani püskürttü. Bu arada yapilan Seddülbahir, Ariburnu ve deniz savaslari çok kanli geçti. Düsman, Seddülbahir'e 26 Nisan günü, top atesiyle hücuma baslamisti. 1 Mayis gecesi ve daha sonraki günlerde, 17 000 kisilik Türk kuvveti karsi saldiriya geçti. Fakat, bunda basari kazanilamadi ve Türkler, 16 000 kayip verdiler. Ingilizlerin kaybi, 14 000 kisiydi.
Düsmanin ikinci hücumu, 6-8 Mayis arasinda, Alçitepe'yi ele geçirmek oldu. Birkaç kere siperlere giren Fransizlar püskürtüldü. Sadece birinci hat siperleri, düsman elinde kaldi. 26 Nisan'da ve daha sonraki günlerde denizde savaslar oldu. Türklerin Nurulbahir adli gemisi batti. Gülcemal vapuru yara aldi. Buna karsilik, Itilâf kuvvetlerinin Goliath zirhlisi batirildi.
14 Mayis'ta Ingiliz harp komitesi, savasa devam karari aldi ve Ingiliz kabinesinde bazi vekiller degistirildi. 18 Mayis'a kadar nemli çarpisma olmadi. Haziran ayinda, kanli siper muharebeleri yapildi. 4 Haziran'da 50 000 kisilik Ingiliz ve Fransiz ordusu, 25 000 kisilik Türk ordusu üzerine, top atesi desteginde taarruza geçti. Taarruzda zirhli araçlar da kullanildi. Bu hücum, Çanakkale'deki en kanli muharebe oldu. Düsman, bazi Türk siperlerine girdi. 9 Temmuz'da Seddülbahir kumandanligina Vehip Pasa getirildi. Biraz sonra Kerevizdere savaslari basladi. Çikarmanin baslamasindan 70. güne kadar Türk ordusu, 100 000 kayip verdi. Her seye ragmen düsman ilerlemeyi basaramadi, yeni bir çikarma yapmaya karar verdi. Amaç, Anafartalar platosunu ve Kocaçimen'i ele geçirmekti. Taze kuvvetler, Agustos basinda Suvla kiyilarina, baskin halinde çikarma yaptilar. Bunun üzerine Mustafa Kemal'in emriyle 28. ve 41. alaylar, 10 Agustos'ta hücuma hazirlandi. Kumandanin kisa bir konusmasindan sonra, süngü hücumu basladi. Düsman, siperlerinde bastirildi. Türkler, Sahinsirt'a kadar ilerledi. Savas sirasinda, Mustafa Kemal'in gögsüne bir sarapnel parçasi çarpti. Düsman, Mustafa Kemal'in yönettigi bu harekâtla, agir kayiplar vererek püskürtüldü.
1915 yilinin sonbahar aylari, kanli fakat sonuç alinamayan çarpismalarla geçti. Türk baskumandanligi, 1. Orduyu Gelibolu'ya yolladi. Böylece Türk ordusu, 21 tümene çikti. Baslangiçta üç gün içinde Çanakkale Bogazini geçeceklerini sanarak giristikleri savasi bir an önce sonuçlandirmak isteyen Itilâf Devletleri, yeni kuvvetler saglamaga çalistilarsa da sonuç alamadilar. General Charles Monroe, Çanakkale'nin bosaltilmasi geregini belirten bir rapor verdi. Bunun üzerine, 5 Aralik tarihinde iki Ingiliz tümeni, Selânik'e gönderildi. Kasim ayinda baslayan yagmur ve kar firtinasi, siperlerde birçok askerin bogulmasina sebep oldu. Bu felâkette düsmanin kaybi da çoktu.
Limanda birçok küçük gemi batti. Neticede çikarma sahalari, düsman tarafindan bosaltildi. Gizlice yapilan bosaltma harekâti sonucu, Ocak 1916'da Gelibolu yarimadasi tamamen birakilmis oldu. Bu arada bazi çarpismalar da oldu. Anafartalar ve Ariburnu çekilmesi sirasinda dikkati dagitmak için, düsman, 19 Aralik günü Seddülbahir bölgesine saldirdi. Buraya dösenmis olan mayinlar, Türklerin düsmani takibine imkân vermedi.
Çanakkale, I. Dünya Savasinda Türkiye'nin çarpistigi on cepheden biriydi. Türk kara ordusu, savas araç ve gereçleri bakimindan çok zayifti. Burada görev alan Türk deniz kuvvetleri, 1911-1912 Italyan ve 1912-1913 Balkan savaslarinda yipranmis durumdaydi. Savas sirasinda Türkiye, müttefiklerinden bekledigi yardimi göremedi. Sadece Alman subaylari, Türk subaylari yaninda görev aldilar. Avusturya'nin yardimi, iki bataryadan ibaret kaldi. Beklenen silah ve malzeme yardimi saglansaydi, sonuç çok daha farkli olabilirdi.
Çanakkale savaslari, 8,5 ay sürdü. Türk ordusunun karsi koymasiyla, Çanakkale, Irak, Filistin cephelerinde bir milyona yakin Ingiliz ve Fransiz askeri, batidaki ana cephelerinden uzak tutulmus oldu. Savaslar, iki taraf için de büyük kayiplara sebep oldu. Itilâf devletleri, Çanakkale'ye önce 70 000 kisi göndermislerdi. Sonradan bu kuvvet 500 bin kisiye çikarildi. Bunun 400 000'i Ingiliz, 79 000'i Fransiz ordusundandi. Ingilizlerin kaybi, 115 000'i ölü, yarali, esir ve memleketine gönderilen, 90 000'i hasta olmak üzere 205 000 idi. Fransizlarin kaybi 47 000'di. Türklerde ise sehid, yarali ve hasta sayisi, 252 300'ü buldu.
Çanakkale Savasi yalniz bizim tarihimizin degil yakin dünya tarihinin en önemli savaslarindan biridir. Çanakkale Bogazi'ni savas gemileriyle zorlayarak asma, böylece Istanbul'a kavusma istegi Avrupa büyük devletlerinin öteden beri istegiydi.
Bunu gerçeklestirmek isteyen düsman kuvvetleri 18 Mart 1915 tarinde kazandigi bu zaferle ''Çanakale Geçilemez '' sözünü Türk ve dünya tarihine altin harflerle yazdirmayi basarmistir. Bu zafer gögüslerinde iman duygulariyla dolu aziz Türk Milleti'nin kendilerinden katkat üstün ve tarihinin modern silah ve cephanesine sahip düsman kuvvetlerine unutamadiklari bir ders verdigi ,destanlar yazarak kazandigi bir seref ve haysiyet mücadelesidir.
Bu savasta kasabamizdan da çok sayida asker bu cephede savasmis çogu mertebelerin en yüksegi sehitlik mertebesine kavusmus,bazilarida vücutlarinda aldiklari sarapnel yaralariyla gazi olma serefine erismislerdi.
Bir çogundan günlerce haber alinamamis babalari cepheye giderken anne karninda olanlarin çoguda babalarini görememislerdir. Cephe gerisinde analar,esler çocuklar çok büyük yokluklar içerisinde aç ve susuz asker yolunu gözlemis,yetim yavrularini onca yoklukta kol kanat germislerdir.
Cephe gerisinde analar,esler çocuklar çok büyük yokluklar içerisinde aç ve susuz asker yolunu gözlemis,yetim yavrularini onca yoklukta kol kanat germislerdir.
Bu savasta daha dogmadan babasini kaybeden ''Çullu Ayse'nin oglu Mevlüt amcamiz , babasini rüyasinda görmüs rüyasinda babasi tarafindan sol bögründen çok aci çektigi ifade edilmis.Ama yillarca sonra savas kayitlarina ulastiklarinda gerçektende sol tarafindan aldigi bir düsman süngüsü darbesiyle cephe gerisinde hastaneye kadirildigi orada sehitlik mertebesine ulastigini , nüfus kütügünde yazilmis oldugunu ögrenmislerdir.Kasabamizda Çanakkale sehidi çocugu maasini alan bir amcamiz olan Mevlüt OKUMUS (Adil,Arif,Ali ve Mustafa OKUMUS'un babalari)93 Yasinda olup su anda hayattadirlar. KADIR OGLU ABDIL'E AIT SEHIT OLDUGUNU BELIRTIR BELGE
Kasabamizin bazi yaslilarindan edinilen bilgilere göre
KASABAMIZDAN ÇANAKKALE SAVASINDA SEHIT VEYA GAZI OLANLAR
Osman Aga gözünden yaralanmis (Kör Osman Gazi) kardesi Sehit olmustur. Molla Kadir Oglu Ahmet (Sehit) Patlagin Babasi Kadir (Sehit) Haci Musa Oglu Izzet Çanakkale de Gazi, Sakarya Meydan Muharebesinde Sehit Iben Oglu Mehmet Solmaz (sehit) Hursit Oglu Hasan (Kör Hasan) Solmaz (Gazi) Kara Veliler den 2 sehit Kara velilerin Emin'in Babasi ve Kardesi Kazim. Abdi Oglu Mehmet Emin 17 Yasinda (25 Günlük Evli) (Sehit) (Imamlarin En Büyük Oglu) Vanlilarin Ahmet (Gazi) gözünden sarapnel parçasiyla yaralanmis Kel Süleymanlarin Mehmet Efe (Gazi) Murat Karabacak (Gazi) Sofu Mehmet (Koca Bacaklarin Idris in Amcalari) Sehit Tokatli Emir Veli ogullarindan bir sehit Kadir oglu Abdil (Sehit) Haci Bekir Oglu Süleyman, Mustafa, Mahmut ve Hot Osman kardesi Bekir (Sehit) Haci Velilerden 2 Sehit Arif Hocalardan Mehmet Emin ve Hüseyin kardesler (Sehit) Kara Kizin Kamil (sag omzuna isabet eden sarapnel parçasiyla yaralanmis Gazi). Kolsuz Kamil-Yirik Amca (koluna sarapnel isabet etmesi sonucu kolunu vatani ugrunda feda eden Gazilerimizden)
Daha ismini sayamadigimiz Kasabamizdan pek çok sehidimizin oldugunuda unutmamak gerekir.
ÇANAKKALE SEHITLERI’NE
Su Bogaz harbi nedir? Var mi ki dünyâda esi? En kesif ordularin yükleniyor dördü besi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarilmis ufacik bir karaya. Ne hayâsizca tehassüd ki ufuklar kapali! Nerde-gösterdigi vahsetle 'bu: bir Avrupali' Dedirir-Yirtici, his yoksulu, sirtlan kümesi, Varsa gelmis, açilip mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-i beser, Kayniyor kum gibi, mahser mi, hakikat mahser. Yedi iklimi cihânin duruyor karsinda, Ostralya'yla beraber bakiyorsun: Kanada! Çehreler baska, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahsetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asir yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkiyle, sefil, Kustu Mehmedcigin aylarca durup karsisina; Döktü karnindaki esrâri hayâsizcasina. Maske yirtilmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhis ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçaliyor âfâki; Beriden zelzeleler kaldiriyor a'mâki; Bomba simsekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor gögsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altinda cehennem gibi binlerce lagam, Atilan her lagamin yaktigi: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhis tipidir: Savrulur enkaaz-i beser... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Bosanir sirtlara vâdilere, sagnak sagnak. Saçiyor zirha bürünmüs de o nâmerd eller, Yildirim yaylimi tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangini, durmus da açik sinelere, Sürü halinde gezerken sayisiz teyyâre. Top tüfekten daha sik, gülle yagan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmindan; Alinir kal'â mi gögsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâsâ, edecek kahrina râm? Çünkü te'sis-i Ilahi o metin istihkâm.
Sarilir, indirilir mevki-i müstahkemler, Beserin azmini tevkif edemez sun'-i beser; Bu gögüslerse Hudâ'nin ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çignetme' dedi. Asim'in nesli...diyordum ya...nesilmis gerçek: Iste çignetmedi nâmusunu, çignetmiyecek. Sühedâ gövdesi, bir baksana, daglar, taslar... O, rükû olmasa, dünyâda egilmez baslar, Vurulup tertemiz alnindan, uzanmis yatiyor, Bir hilâl ugruna, yâ Rab, ne günesler batiyor! Ey, bu topraklar için topraga düsmüs asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alni deger. Ne büyüksün ki kanin kurtariyor tevhidi... Bedr'in arslanlari ancak, bu kadar sanli idi. Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsin? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sigmazsin. Herc ü merc ettigin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 'Bu, tasindir' diyerek Kâ'be'yi diksem basina; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem tasina; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namiyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle; Mor bulutlarla açik türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yi uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altinda, bürünmüs kanina, Uzanirken, gece mehtâbi getirsem yanina, Türbedârin gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen magribi, aksamlari sarsam yarana... Yine bir sey yapabildim diyemem hatirana. Sen ki, son ehl-i salibin kirarak savletini, Sarkin en sevgili sultâni Salâhaddin'i, Kiliç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, Islam'i kusatmis, boguyorken hüsran, O demir çenberi gögsünde kirip parçaladin; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmi adin; Sen ki, a'sâra gömülsen tasacaksin...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey sehid oglu sehid, isteme benden makber, Sana âgûsunu açmis duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
KASABAMIZDA DA ÇANAKKALE SEHITLERINI TOPLANTILARI YAPILACAKTIR
Sitemizde yayınlanan haberlerin ve fotoğrafların kullanım hakkı www.dislikasabasi.com 'a aittir.
Herhangi bir şekilde haber içeriği ve fotoğrafları izin alınmaksınız kullanılamaz..
Yorumlar yazarlarına aittir. İçeriklerinden biz sorumlu tutulamayız.
Yorum Bölümünden bundan sonra Yorum yapan üyemize ait bilgiler ve avatar resmi görülebilecektir. Avatar resminizi sitemizde yer alan resimlerden seçebileceğiniz
gibi farklı bir resim ile değiştirmek istiyorsanız ; özel mesaj bölümünden admine mesaj göndererek veya üyelikte yer alan email adresinden webmaster@dislikasabasi.com
email adresine resmin internet adresini veya resmi gönderebilirsiniz.
Yorumlayan :
HASAN ÇELIK
Tarih : 21/03/2008 00:00:00
AFYON
08/03/2008Mesaj Bilgisi
25
Yeni Üye
iste biz boyle bir sehitlerin torunlariyiz ama gel gorelimki bu gunlerde siyasetcilerin tartistigi konulara bakin inanin dedelerimizin kekmikleri sizliyordur onlar ne ile mucadele etmisler kimleri denize dökmüsler bizler ne ile mucadele ediyoruz.
TÜRKIYE TÜRKLERINDIR
Yorumlayan :
ISA GEDIK
Tarih : 20/03/2008 00:00:00
KÖLN
03/04/2005Mesaj Bilgisi
412
Fanatik Üye
BU VATAN VE BU MILLET ICIN CANLARINI VEREN, KANLARINI AKITAN, BENZERI GÖRÜLMEMIS DESTANLAR YAZAN, BU VATAN EVLATLARINI RAHMETLE ANIYORUM.
Yorumlayan :
Bayram SOLMAZ
Tarih : 20/03/2008 00:00:00
manisa-salihli
09/02/2007Mesaj Bilgisi
60
Aktif Üye
18 Mart: Türk''ün, vatanima destursuz gelen namerde samarini vurupta felegini sasirttigi gündür. 18 Mart: En iyi teknolojik silahlarin bile Mehmetçigin elindeki tirpana, yüregindeki imana boyun büktügü gündür. 18 Mart: Dünya döndükçe ''''Çanakkale geçilmez, Türk esaret altina girmez'''' sözünü Türkün yedi düvele ezberlettigi gündür. TÜM SEHITLERIN RUHU SAAD OLSUN.SEHITLERIMIZI VE ÇANAKKALE GAZILERIMIZI BIR ÇANAKKALE GAZISI TORUNU OLARAK MINNETLE ANIYORUM. Bayram SOLMAZ (YIRIKOGLU)
''''BIRAK IHANET TAM ALNIMDAN VURSUN BENI
iSTERSE KARANLIK ZINDANLARINDA BOGSUN!
EGER ÖLÜMÜM YASATACAKSA DEVLETI
BU CANI KORUYAN NEFSE YAZIKLAR OLSUN...''''
Benim de dedemin dedesi koluna sarapnel degmesi sonucu kolunu kaybetmis bir ÇANAKKALE GAZI''sidir.(Kolsuz Kamil - Yirik)Çanakkale benim grurumdur.Orada kefensiz yatan tüm Mehmetlere, Ahmetlere ve Hüseyinlere minnettariz.Sehitlerimizi saygiyla aniyoruz.
Yorumlayan :
ibrahim dal
Tarih : 19/03/2008 00:00:00
AFYOK
21/02/2006Mesaj Bilgisi
77
Aktif Üye
bu vatan ugruna canlarini feda eden atalarimi saygiyla aniyorum (degerlerimize sahip cikalim)
Yorumlayan :
MEHMET AKKUS
Tarih : 19/03/2008 00:00:00
Bakmasini bilene baktigi her yer
21/11/2005Mesaj Bilgisi
93
Çaliskan Üye
Atalarimizin kan dökerek aldigi bu topraklari simdi masalarda verir olduk bilselerki türkiyenin bu halini o sehitlerimiz haklarini helal etmezlerdi bizlere
Yorumlayan :
mustafa mert
Tarih : 19/03/2008 00:00:00
Gebze
03/04/2005Mesaj Bilgisi
201
Fanatik Üye
sehitlerimizi rahmetle aniyoruz halkimizin kandili mubarek olsun
Ankara/Keçiören
24/12/2007Mesaj Bilgisi
17
Yeni Üye
Ne büyüksün ki kanin kurtariyor tevhid''i.Bedrin arslanlari ancak bu kadar sanli idi.Suheda gövdesi bir baksana daglar taslar.O ruku olmasa dünya da egilmez baslar.
Nice zaferlere.
BU GÜZEL VATANI BIZLERE CANLARI VE KANLARI UGRUNA FEDA EDEN AZIZ SEHITLERIMIZI RAHMETLE ANIYOR VE RUHLARI SAD OLSUN DIYEREK BAKARA SURESININ 154. AYETININ MEALIYLE SON VERIYORUM:«ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERI SAKIN ÖLÜLER SANMAYIN.BILAKIS ONLAR DIRIDIRLER.FAKAT SIZ ANLAYAMAZSINIZ.»
Yorumlayan :
MEHMET ERIS
Tarih : 19/03/2008 00:00:00
AFYON
06/12/2007Mesaj Bilgisi
177
Basarili Üye
Geçen sene arkadaslarla Çanakkale gezisine katildim. Sizlerle bazi intibalarimi paylasmak istiyorum. Çanakkaleye vardigimizda rehber savasin yapildigi yerleri gezdiriyor, Orada geçen olaylari anlatiyordu. Adeta o atmosferi yasiyorduk, herkesin gözlerinden yaslar süzülüyordu. Öyle ya çogumuzun en yakinlari orada yatiyordu. Geçte olsa dedelerimizin ziyaretine varmistik. Onlar bizim vardigimizi biliyorlar, torunlarimiz ziyaretimize gelmis diye seviniyorlardi. Yanimdaki emekli ögretmen arkadas, keske ögretmen oldugum yil buraya gelseydim. Çanakkale savaslarini ögrencilere daha coskulu ve yasayarak anlatirdim diyordu. Bende dedelerimden defalarca özür dileyerek sizi ziyaret etmekte çok geç kaldik diye agliyordum. Elin gavuru ta uzaklardan gelir