18 Haziran 2025 Çarçamba
Ana Sayfa Forum Sohbet Hesabınız Haberler Not Defteri İstatistikler İletişim

MENÜ
Kasabamız

 Son Haberler(15/06)

Dislikasabasi.com
Üyelere Özel

 Site Not Defteri

Faydalı Bölümler
Yardımcı Linkler


Gazete Sayfa Linkleri
Site Not Defteri

Defterde 1058 mesajımız var, 53 sayfada görüntülenmekte. Sayfada İzlenim:20. Bulunduğunuz sayfa: 23

Mesaj Gönder Sıralamayı Seçin
     
 Mehmet Alkan - BURDUR  - 08/09/2009,1:16:22 PM mehmet_030315@hotmail.com     

Fatih gaza yagi yoksa ne yapacam...

     
     
 MuhammedFatih UYAR - ........  - 08/09/2009,11:36:07 AM m_f_uyar@hotmail.com     

memed bi bidon gazyagi dök yak kendini..

     
     
 Mehmet Alkan - BURDUR  - 06/09/2009,11:33:17 AM mehmet_030315@hotmail.com     

Agirdir sevmelerim her yürek tasimaz, büyüktür umutlarim her omuz kaldiramaz, hersey olurda su kalbim, bir tek sensiz olamaz... Benim için özel birisine ve tüm sevenlere...

     
     
 Mehmet Alkan - BURDUR  - 05/09/2009,12:04:13 PM mehmet_030315@hotmail.com     

Disliyi çok özledim. Tüm dislilere çok çok selamlar...

     
     
 Birol ozdemir - disli  - 05/09/2009,11:52:04 AM akgascam@hotmail.de     

ARTIK BU ELEKTIRIK KESINTILERINE BIRININ EL ATMASI LAZIM DISLININ ELEKTIRIK SEBEKESI ÇOCUK OYUNCAGI DEGIL ZIRT KESILECEK ZIRT AÇILACAK KARDESIM BUNUNDA BIR ADABI VARDIR

BU YÜZDEN BENIM BILGISAYARIM ARZALANDI BI BENIMBI KIM BILIR BENIM GIBI KAÇ KISI MAGDUR OLUYOR

EGER BIR ARIZA VARSA KESINTI OLACAKSA ÖNCEDEN BILDIRILIR BELEDIYE ,HOPARLÖR DIYE BIRSEY VAR BIR AÇILIP BIR KAPANAN BIR ELEKTIRIK OLMAZ

KASABAMIZIN BIR IDARE MAKAMI VAR BUNA BIR ÇÖZÜM BULMASI LAZIM

,BÖYLE OLDUGU SÜRECE HER KES KAFASINA GÖRE AT OYNATMAYA DEVAM EDER BEN GIBI BIRSÜRÜ VATANDASTA MAGDUR OLUR

ARTIK BU ELEKTIRIK KESINTILERINE BIRININ EL ATMASI LAZIM DISLININ ELEKTIRIK SEBEKESI ÇOCUK OYUNCAGI DEGIL ZIRT KESILECEK ZIRT AÇILACAK KARDESIM BUNUNDA BIR ADABI VARDIR ARTIK BU ELEKTIRIK KESINTILERINE BIRININ EL ATMASI LAZIM DISLININ ELEKTIRIK SEBEKESI ÇOCUK OYUNCAGI DEGIL ZIRT KESILECEK ZIRT AÇILACAK KARDESIM BUNUNDA BIR ADABI VARDIR

     
     
 hatice tekes - saadetidareyn  - 04/09/2009,1:14:09 PM ruhumsanakurban03@hotmail.com     

gönüller bir haller baska

dualar bir diller baska

inançlar bir iller baska

onun davetidir bu en güzel aska dua ile

cumaniz mubarek olsun.

     
     
 ABDIL AÇIKGÖZ - DISLI KASABASI  - 03/09/2009,11:06:56 PM abdilacikgoz@hotmail.com     

Neye yaklassam sonu uzaklik ve kirginlik

Anla artik yok Allah tan baskasiyla yakinlik...



     
     
 ABDIL ALKAN - dislikasabasi  - 03/09/2009,10:15:00 PM abdilalkan@hotmail.com     

dün canim olan lar yarin düsmanim olamaz benim yasananlarin hatiri hep sakli kalir

hatirlari hep sorulur selamlari hep alinir sildiklerim vardir birde onlar yanlislarim ve pismanliklarimdir adlari anilmaz hatirlari sorulmaz sadece bedduamdir

vicdanla birlikde seref hasiyet ararim sevdiklerimden her zaman dogru deyildir elbet

tercihlerim zaman gelir

SEREFSIZLERIDE SEVERIM



     
     
 ahmet özcan - kütahya dpü  - 02/09/2009,9:40:47 PM kapeetii_03@hotmail.com     

uzun ama sonuna kadar okuyunca okuduguna degecek bir anlami var...

     
     
 selçuk guvenir - ayasofya  - 02/09/2009,9:22:03 PM selcukguvenir@hotmail.com     

ahmet derdin ammada uzunmus:D

     
     
 ahmet özcan - kütahya dpü  - 02/09/2009,3:32:23 AM kapeetii_03@hotmail.com     

DERDIM VAR TABIP BEY



Derdim var Tabip Bey,hem de çok derinden,

Bilmem bu hastaliga var mi bir reçeten?



Hikayem uzun ve kederli, ne olur beni iyi anla,

Üç kurusluk menfaat için sakin ha vaktim alma.

Unutur yahut yanilirsam,tutup sorguya çekme,

Zaten derdim basimi asar ,biraz da sen yükleme.



Ben:” bir mafya babasiyim”,yahut belanin anasi!

-Kapismayalim seninle muayene ile reçete arasi.



Yüregini iyi aç,olmasin arada gaflet perdesi,

Karismasin birbirine ney ile düdük sesi!



Dinle simdi hayat hikayemi,dertlerim satir aralarinda,

Belkide bu hastaligin bir benzeri yok tib kitaplarinda.!





Anam beni dizlerinde salladi, besik görmedim,

Çocuklugum yoksulluk içinde geçti hiç gülmedim.

Ancak bayram sabahlari babam oksardi basimi,

Içime gömerdim sicim gibi akan göz yasimi.



Aglamak,

Ifade edilmeyen düslerimi haykirmak,

Agladigim hergünü yasanmamis saymak.!



Aglamaktan geliyorum Tabip Bey! Aglamaktan,

Karanligin cirit attigi, zulmet yüklü sokaklardan!



Göz yaslarimla yikanirdi ruhumun azgin öfkesi,

Her damla, kimbilir? Bugünlere gelmemin vesilesi.



Gönlümde yaslar birikmis, asilmaz derya olmus,

Umuda yelken açmis hicran yüklü gemiler,

Gayretimi yitirmedim çok uzakta olsa da sahiller,

Bilmem tip dilinde bu hale ne derler ?



Derdim var Tabip Bey sen bakma atesime,

Küsmedim asla oyuncagimi kapan kardesime.



Oyuncak dedigim sey, iki basit tas parçasi,

Canim anacigim bozulunca bir yenisini yapardi.



Firlatirdim sonra hepsini kör bir kuyuya,

Ruhumda nice derin kuyular,derin ve sessiz.

Rüyalarimda dehlizleri dolasirdim donsuz,gömleksiz,

Bilmem tipta siz bu hale ne dersiniz?



Aç aman dinlemez,çocuk zaman bilmez,

Dokuz yorgan örtsen gözüme uyku girmez,

Tabip bey,açik yaraya tuz biber ekilmez,

Bilmiyorum tip ta siz bu hastaliga ne dersiniz?



Derdim var Tabip Bey,nefesim tamam,

Sabirla dinle, yoksa derdim sana anlatmam.



Hayal degil,gerçegin ta kendisi saydiklarim,

Nice seyler de var ki, teshir etmez saklarim.



Sünnet günümde beyaz mintan almisti amcam,

Çoraplarim da yeni,lakin lastik pabuçlarim delik,

Ceplerim delik desik,elim görmedi metelik,

Dertler pesim sira ben kaçarim fellik fellik.



Su almis minicik ayaklarim bilenim mi var?

Koskoca alem bana geliyordu zaten dar!…

Vicdan fakiri zenginlerle doluyken sokaklar,

Onlarin umurunda mi benim gibi yoksul çocuklar?



Kinim sokaklara degil ne de zenginlere

Bilmem bu derdime var mi bir reçete ?



Bes yasinda ekmek ararken bir sabah çöplükten,

Kuru bir somunu kaptiriverdim elimden.

Öfkem bayat somunu kapana degil,belliki açti,

Garibim ciliz gövdeyle nasil da kaçti?



Koskoca adam hücum etti kuru ekmege,

O esnada birileri geldi çöp dökmege,

Ben sevinçle uzanirken kirli ellerimle,

Arabadaki görevli seslendi,´” Buyrun beyler, diye”



Yemek içmek hos amma israf olmasa,

Sehrin tüm açlari doyarmis buraya atilanlarla.!



Kadere bak, kimi lokma bulamaz, kimi atar,

Bu nasil dünya birisi yer dokuzu bakar?



Iktisad edilseydi,ülkede olurdu hadsiz servet,

Bu gidisin sonu hüsran,istersen ol ulu devlet.



Kurtlar yapmazmis bu haksiz taksimati,

Bizler kader bilirdik yillardir bu icraati!

Meger kahrolasi düzen böyle imis,

Onca kaymagi götüren üç bes kisiymis!



Mide en serli kap imis doymak bilmeyen,

Hiç mi hesap vermeyecek bunca nimeti tepen ?



Hoyratca fakirin hakkini çöpe atanlar,

Seytanin biraderi olmus,saçip savuranlar,

Seytan ise dogrusu çok nankör Rabbine,

Naneye muhtaç olmak var günün birinde!



Kinim ekmege degil ne de çöplerden,

Bilmem bu maraza var mi bir reçeten?



2.BOLUM





On yasinda vurdum sirtima boya sandigini,

Kendim kazaniyordum artik harçligimi.



Sokaklar benim sanmistim, meger sahipleri varmis,

Kurtlari öteden tanirim,ejderhanin adi mafyaymis!...



Mafya, sanirsin üç bes kisilik çete heyeti,

Ulasamazsin, zira çok derinde kurmuslar devleti!...

Kirk kurnaz tilki sinsice oynasirlar bir ipte,

Hem bagli kuyruklari sikica birbirine.



Kanunen emniyet peslerinde,sevk ise emirlerinde...

Hudutta mayin döseli,merkezden geçmisler bile!



Mafya çogalirmis bir ülkede yoksa adalet,

Soygunu seyretmek için mi kurulmus bu devlet ?



Kinim ne mafyadan ne de aciz düzenden,

Bilmem bu illete var mi bir reçeten?



Bir gün bedava çizmesini boyadim bir polisin

Böylece adiyla tanismis oldum rüsvetin.

Konu açilmisken aklima geliverdi hemen,

Ne kadar istiyorlar sevk için hastaneden ?

Ins yolum bir daha düsmez oraya,

Hastaligim aziyor,rüsvet verince kapiciya.



Idarecilere bahsis yasak,hediye mubah,

Hakimlerin hediye almasi küfre yakin günah!...



Galiba Imam.-i Gazzali den okudum,

Bu rüsvetci kapicilar cehennem köpegi imis!...

Onlarin haksiz icraatlari,

Hastalarin günahina keffaret imis.!..



Rüsvet ;

Ülkemin kanayan yarasi,sifasiz illet,

Çocuguna isim için rüsvet verir oldu bu millet.

Bazilari soruyor, var mi bunun belgesi ?

Var, ama günahtan kisilmis vicdanlarin sesi!..



Bir gün bu toplum batarsa yedi kat yerin dibine,

Adl- i Ilahi nihayet tecelli etmistir biline!...



Kinim ne mafyadan ne de görevli polisten,

Bilmem bu maraza var mi bir reçeten ?



Babam fazla dayanamadi bu çarpik düzene,

Hiç direnmeden teslim oldu aniden gelen ecele.

Duvar dibinde kaldik alti çocuk, bir kadin,

Koskoca sehirde ne tanidik var ne de bir yakin.



Sanki bedenimde koptu bir tarafim,çok agladim,

Henüz çocuk yasimda aci bir hakikati kavradim.



‘Her nefis mutlaka birgün ölümü tadacak’

Sonunda bütün yollar sahibine varacak.!



Babamin naasini omuzladi birisi,sevabina diye,

Meger sahipsiz cesetleri satarmis üniversiteye.

Sagliginda sehirde yoktu yeri ölünce mi olsun?

Mezarlik dünyanin parasi anam nereden bulsun ?



Derdim var Tabip Bey,bosuna dinleme kalbimi,

Saglam atiyor ama sen duyamazsin sesini!...



Içimde kaynayan volkanin atesi sönmüs,

Su yürüyenler canli mi?Bunlar çoktan ölmüs.!..



Nice gövdeler bas mi tasir sanirsin üstünde ?

Öyle baslarda vardir sürünür yerlerde.!..



Sahi Doktor Bey, sen hiç düsündün mü ?

Ölüler nasil sasaali hayat sürer bu ülkede ?

Sefalet diz boyu, vatanperver asil beyler nerede ?

Borusu hala ötenler var miadi çoktan geçse de!...



Öyle garip bir belde ki,

Ölüler hayat sürüyor,diriler uykuda,

Kendimi ariyorum,dipsiz boslukta!...



Bu ne doyulmaz uyku bir asir geçti nihayet,

Kisa bir ömür adina ,çekilir oldu nice melanet!





Meydanlarda bol keseden nutuk atanlar,

Her sene san ve serefle vatan kurtaranlar,



Kinim yok destanlara,ucuz kahramanlara,

Haydi tabip bey sen derdime bir çare ara.



Nerede hak, hukuk,sosyal adalet ?

Kaybolmus uhuvvet,gönüllerde hep adavet.

Cambaza bak,muasir medeniyet falan diyor!...

Ben sefil ölürken o deveyi hamuduyle götürüyor!...



Ilim ve teknik mi? Yoksa dalalet ve sefahat,

Yok mu? Muasir medeniyet hakkinda izahat!



Kinim ne deveye ne de muasir medeniyete,

Haydi tabip bey, sen yaz bana bir reçete.



Dinle simdi:yarami biraz daha deseyim,

Küçüklügüm böyle,müsaadenle gençligime geçeyim.



On bes yasinda ilk günüm basladi hapishanede,

Neler gelmedi garip basima? Hele sen bir dinle.



Dilerim tan kimsenin yolu düsmesin buraya,

Gardiyan diyorlar, meymenetsiz musallat oldu bana.

Karsi koyunca çirkin emeline olanca gücümle,

Coplar acimasizca indi sirtima daha ilk gecede.



Kullarima iskence etmeyiniz buyrulurken Kur’ anda

Merhametin zerresi yoktu bu ahlaksiz adamda.



Ertesi gün çaresiz aglarken bitkin halimle,

tan tanistirdilar beni bir hemsehrimle.

Dogu Anadoludan gelmis Ökkes adinda,

Haksinas bir mahkum kendi çapinda.



Ökkes ismi: meger mubarek sahabiden birisiymis,

O mübarek sahabi bizim Maras ‘ta medfun imis.

Sorardim hep niçin Ökkes ismi sikca verilir?

Ögrendim nihayet, Anadoluda sahabe böyle sevilir!



Aglayarak anlattim gardiyanin sufli arzusunu,

Gür kaslarini çatti,

-Biz önceden taniriz dedi ,o namussuzu.

Korkma evladim... artik emin ellerdesin,

Cesareti varsa hele senin kilina bir degsin.



Süphesiz ayni ölçüde verecek ceza,

Resulu de hadislerle anlatiyor keza.



Hapishane;

Burasi kocaman bir ev lakin garipce,

Her mahkumun içinde sakli sayisiz bilmece.

Günese hasret gözler sanki her aniniz bir gece,

Nimetlerin kadri kiymeti bilinir buraya düsünce.



Kuslar konmaz,çiçekler açmaz,

Parlamaz ay,yildizlar kaymaz.

Mevsimler bahar olsa da disarda,

Zifiri karanlik ve ayaz olur burada.



Dayanisma nedir? Dogrusu ben burda ögrendim,

Dinsizin üstesinden imansiz gelir bilirdim,

Meger yanilmisim,

Kin; iyilikleri ates misali yakarmis,

Yanan benim ülkem kömür gibi kararmis!



Kinim ne oduna ne de yanan atesten,

Bilmem bu maraza var mi bir reçeten?



Hikayem karisik, uzatmayalim hulasa,

Bes yil sonra bana kaldi büyük oda.

Arkadasim Ökkes disarda ben ise burada,

Eskiyalar,zaniler ve caniler yasarken bir arada,

Düzen kurmustuk ayri bir dunyada.



-“Baba” diyordu tüm mahkumlar bana.



Artik hiç hesap tutmuyordum geçen yillara,

Af çikti bir ara,

Bazan birilerine böylesi siyasi kiyaklik yapilirmis,

Önce ayricakli mahkumlar, sonra da garipler birakilirmis.!..



Her on seneye bir ihtilal , sonra pesinden af,

Cinayetler rafa kalkar,davalarin tümü kuru laf!



Biz de azad olup yirttik bu sayede,

Günlerce partiler verdik en lüks meyhanede.



3. Bölüm





Askere çagirdilar, dalmisken zevk ve eglenceye,

‘Peygamber’ ocagi dedim, tarifsiz sevinçle,

Yeni bir mekan,yeniden nice arkadas,

Hayat dersim devam ediyordu hayretle!



Dogrusu en tatli mazimi askerlikte yasadim,

Disiplinin ve düzenli egitimin tadina orada vardim.



Bir gün keyif yapiyordum sigarami yakarak,

Hapishanede bile görmedim böylesi dayak.



Bir onbasi sira ile döverken koca bölügü,

Hiç eksik etmiyordu agzindan kaba küfürü.

Hakaretin bini bir gidiyordu, girla,

Sira geldi hem kitaba hem analara.



Sövemezdi kimse aziz analara, birde kutsal kitab,a

Dünyanin kiymeti mi kalirdi bunlarin yaninda?



Onbasiyi on parçaya bölmek geldi birden içimden,

Lakin tez aldilar haddini bilmez herifi elimden.



Onbasi olacak adam tek gözü ile giderken revire,

Benide aldilar tez elden askeri disipline.



Üç gün çadir hapsi,sonra çiktim makama,

Komutan dogrusu baba adamdi,hak verdi bana.

Askerlikte olur böyle seyler sikma canini,

-Diledigin gibi gez,dolas geçir zamani...



Kinim onbasiya degil ne de askere,

Bilmem bu maraza var mi bir reçete?



Bir on basi degildi her firsatta zulmeden,

Ne aci felaketler yasiyoruz aslini bilmeden?



Sonra anladim ülkemde insanlar niçin ölü gibi ?

Tezgahlar çok derin ve bulanik,görünmez dibi!



Ilkokulda veli der; “ eti senin kemigi benim”

Dayagi hiç eksik olmaz çagdas ögretmenin!

Talebe degiliz, sanki kasaplik koyun,

Bak iste... Tam burada basliyor çirkin oyun.!



Itiraz yok, her halükarde haklidir ögretmen,

Güya eskiden falaka varmis gösterdiler çizgiden!



Ortaokul,pesinden lise,degisen yok nafile,

Hep baski ve dayatma on sekizine girsen de.



Üniversite dersen hürriyetin kalmamis zerresi,

Koskoca insanlar sanki habbe tanesi!.

Atilirsin okuldan mezuniyetine bir gün kala,

Ögrencinin notlarina degil,bakilir saç ve sakala.



Inancini beyan edemezsin, yeni fikirler asla,

Buralardan kat kat medeni askeri kisla.!..



Vatani vazife sayili bir kaç sene,

nasip etsin bu görevi her gence.

Zamanla alisiliyor esas durus ve disipline,

Hem teskereyi aldik gayrisi bize ne?



Çok özel görevler aldim, girmeyim simdi derine,

Anlatsam yasadiklarimi kim inanir jandarma erine?

Kimbilir belkide manset oluruz gazete ve dergilere

Baska dertlerimi anlatayim ben onlarin yerine.





Affedersin Tabip Bey, akli dumura ugramis,,

Tepkisiz bir toplum,bundan sedid dert yok,

Bulasicimi nedir bu illet?,Tutulmadik fert yok.



Kanunlara bakarsan sayet her sey düzgün,

Heyhat... uygulama farkli,her yerde hüzün.

Halinden memnun olan bir tek fert görmedim,

Galiba bu yüzden artiyor benim derdim.



Bazi alimleri anliyorum;

Basedemiyorsan düsmani eh... idare et,

Ama vurdum duymazlara sasiyorum,

Hiç degilse ibret için seyret!...



Sukutunuz dua olsun,göz yaslariniz medet,

Alimlerin hali ahvali,ama olanlara hayret!



Teblig edilmeyen nesillerde olur mu tepki?

Zaten milletin ömrünü aliyor geçim derdi.



Kinim sekillere degil ne de tüzükden,

Bilmem bu maraza var mi bir reçeten?



Tezkeremi aldim,muvakkat zamandi elbet,

Çalisip Ökkes le kurduk devlet içinde devlet.

Kurallari sen koy,kendin kur kendin yönet,

Ne paraya ihtiyacim kaldi ne de lazim söhret.



Kisa zamanda imparator oldum bu karanliki alemde,

Anadolunun nice fakir gençleri ölmek isin emrimde.





Körpecik kizlar, niceleri henüz bakire,

Kumar,fuhus,çek, senet tehdit santaj

Hepsi ayri hikaye,

Sehrin cümle günahlari artik bize emanet,

Önümüzde ne tehdit,ne yasa ne de devlet!





Simdi sira holdingler sahibi olmaya geldi,

Bir televizyon kanali,bir de günlük gazete,

Artik hangi kuvvet mani olabilirdi bize?



Medyada her gün alkis; yasa, yasa...

Ortagimizin birisi, emekli olmus pasa,

Bir de borsadan birader var,deyyus çok maharetli,

Sayesinde ögrendik hortumlamayi yüce devleti!

Meclisdeki abimiz çok ise yaradi,sayisiz ihale,

Tabii hepsinde fesat var,yoksa düser mi bize?



Eskiyalik günümüzde ne kadar çagdas ve medeni?

Devleti kaz misali soyuyorduk cesur ve aleni,



Al hazineden krediyi,ver tekrar yüzde üç yüz faize,

Iki senede köse!....artik mümkün mü yetismek size?





Bir kaç beldeye okul yaptirdim,bir mahalleye cami,

Sehidler dernenigine bagis,gazilere beslik resadiye,

Kimsesizler çocuk yurduna sayisiz hediye,

Hiç hesapda yoktu,

Fakat yolumuz düstü tekrar yikilasi cezaevine.





Mapushane,ikinci adresim,

Hep seninle kesisiyor kaderim.



Önceleri isyanim büyük oldu, ama sonra sükrettim...

Zira bu mahkumiyetim içinde hakikati farkettim!...





Nasil mi oldu?

Sonradan bir tuhaf mahkum katildi bize,

Meger suçu bazi kitaplari okumakmis gizlice!



Bütün fenaliklarin menbai cehalet iken,

Kitap okumak nasil suç olurmus?

Hayret bir sey!... bu suçu da yeni ögrendim,

Önceleri sok sasirdim, sonrada aci aci güldüm!



Kitap okumak suçlusu,

Çok zaman geçmedi akil hocasi oldu hepimize,

Gece gündüz demeden sevkle ders verirdi bize.



Talim ve terbiye yuvasi oldu bizim kogus,

Kurumus gönüllere nur, hayata yeniden dogus.



Oysa biz,

Ilk üç gün bu mahkuma dösek vermedik,

Sonra tanidik,yüz bin özür diledik.



Bir gün merak edip sordum,

-Sen hoca misin Lan?

- Eh ...birazcik ögrendik bazi kitaplardan,

- Kafamda sorular takili,açiklar misin peki?

Haydi sor, cevaplariz belki,



Dedimki,

Ben hadsiz cürüm isledim,

Ne hak ne de hukuk bilirdim,

Var midir bana hala bir kurtulus yolu?

Yillardir beynimi kemirir bu soru.



Gözlerinden adeta kivilcimlar uçusuyordu,

Belliki böyle bir firsat kolluyordu.



- Sen hiç deniz gördün mü?

-Be adam görmez olur muyum? Aha suracikta...

- Sen bir bardak su alsan deniz azalir mi?

Yahut bir bardak ilave etsen kabarir mi?

Hayir,dedim belli bile olmaz,

- in rahmeti denizden büyüktür,tartisilmaz.

Yeter ki sen nasuh bir tevbe et,

Sonra da bekle O dan merhamet.!



Medrese- i Yusuf, adini ben ondan ögrendim,

Bunca derdin ilaci, meger imanmis bildim!



Ah… bir fehmine varabilsek,

Iman;

Vucutta ruh,binada temel,agaçta köktür,

Imansiz olan kan dolu yürek,sinede yüktür!



Iman;

Hilkatin en yüksek gayesi,

Fitratin en yüce neticesi,

Marifet o ki, insaniyetin en ali mertebesi,

Muhabbetle yakalanir o nimetin saadeti!



Hapishane;



Artik egitim yuvasi,nefsi terbiye yeri,

Bu mahkum kardes hepimizin oldu piri.



Belliki ben suçsuz bir Yusuf degildim,

Ama kitap okuyana ne demeli?

Bu durum yeni degil ta öteden beri,

Zalimlerin en meshur hilesiymis besbelli!...



Sabir ve tahammülü bir güzel ögrendim,

Dogrusu hayata ben henüz yeni döndüm.



Hayatin lezzeti ve zevki ancak imanla,

Ondan yoksun olanlar hep isyan ve ziyanda.



Galiba dünyaya yeni tesrif etmisim,

Bu nasil bir hayatmis? anladikca sasiyorum...

Ögrendim dedikce sanki boslukta yasiyorum!

Istedigim her sey aslinda çok kolay oluyor,

Fakat birilerine kinim kova kova doluyor.



mali diledigine verirmis,ilmi ise dileyene,

Benzedim çöllerde su arayan aciz talebeye!



Artik gayem; nefis ve malimi a satmak,

Ona hakkiyle kul ve emrinde asker olmak!

Bu ne karli bir ticaret? Ne serefli bir rütbe?

Ah…Insanoglu bu gerçegi fehmetse…



Nasil da geçiverdi zaman?



Iki yil sonra hürriyetime yeniden derken merhaba,

Yabanci oluverdim sayisiz dost ve ahbabima.



Dünya mi degisti?Ben mi degistim? Bilemiyorum,

Benim midem tok, gerisini bos ver diyemiyorum,

Don bulamazdim önceleri, simdi ise giyemiyorum,

Soframda serili sayisiz nimetler, fakat yiyemiyorum,

Körpecik kizlar kapimda bekler de evlenemiyorum.

.

Kinim ne sayisiz nimetlere ne de yemekten,

Bilmem bu derdime var mi bir reçeten ?





En yakin camiye gittim bir gün,

Namaza gelmis yürümekten aciz üç bes ihtiyar.

Saf aralari bosluk, sanki uçurum var.

Hoca geri dönüp bakti,gayet sesi kisik,

Bos camide yanki buldu,oluverdi islik.





- Saflari sik tutalim,aralarda bosluk kalmasin,

Seytan firsat bulup içimize dalmasin,

Imam’ in ikazina aldiris eden yok nafile,

Birden kafam atti,geçiverdim öne;

-Ulan adam gibi saf durun söyle!...



Hoca da ürktü,sasirdi bir an cemaat de,

Sonra ok gibi gerilip tek sira oldular en önde.

Öyle bir tekbir aldim ki,

u ekber!...

Geride kaldi onca öfkem ve keder.



Namaz sonras hoca efendi;

-Evladim o ne dehset tekbir öyle?

Bunca yil vazife yaparim,hiç duymadim,

Namaz mi kildim,uyudum mu?Anlamadim.

Sesin de garip,tavrin da,yabancisin galiba?Taniyamadim



Hocam;



Evet yabanci oldum,”Yabanciyim”

Hem bu aleme,hem de kendime,

Yillardir avare yasadigim ömrüme,

Din diye inandigim nice hürafeye!

Ugruna severek kanim verdigim degerlere,

Hülasa hocam,yanlis olan herseye,

Yabanciyim,yabanci oldum kendi ülkemde.

Korkarim meczup diye alirlar günün birinde!



Öfkem ne camiye ne cemaat, ne de Imam a,

Haydi Tabip Bey sen derdime bir çare ara...





4. Bölüm



Derdim var tabip bey bakma kanima,

Bozuk olan kan degil su yaldizli düzen...

Yirtabilsem de maskesini ah gerçegi görebilsen,

Birtek ben miyim saniyorsun çirkefde yüzen ?





Olaylarin sirrini çözemezsin bakip da zahire,

Takilip kalmayasin sakin zurna nin son deligine.

Dogrusu medeni cesaret gerek bunlari söylemeye,

Sen hiç girdin mi?Yilanlarim meclisine.





Nami meshur o saray, fikri Bati medeniyeti,

Içtikleri taze kan,yedikleri insan eti!...

Su gördügün kalpazan sah,ahtapotun anasi,

Insanligi mahfeden iste o zalimin yasasi!







Kinim ne Batiya ne de onlarin meclisine,

Haydi tabip bey var mi derdime bir reçete .



Faydali bir fert olmak adina düstüm yollara,

Bas vurdum mesru olan her türlü vasitaya!



Emr- i bil-ma’ ruf yapmak,münkerden sakindirmak,

Her hizmeti güç ölçüsünde yapmaya çalismak!.



Parti tüzügü önümde: dediler iste vazifen,

Önce ahlak ve maneviyat,sonra teknik ve fen!



Siyasete atildim,çagin en müessir silahi diye,

Bu sayede çok emek sarfettim halkimin hizmetine.

Ramak kaldi tek basina ikdidara gelmeye,

Sonra döndüm bakdim ensem dayanmis dipçige!...









Tadinca anladim,sap ile seker bir degilmis,

Demokrasi tiyatrosunda partiler vitrin imis,

Oyunun kurallari aslinda bir baska,

Icraatlara komut veren oturur Vasinhton’ da!

Kapanis sahnesi;

Bir maymun,bir eldiven,bir sapka.!..





Sonra ikinci bölüm:



Iki yeni parti biri solcu,digeri sagcidir,

Ekip,üç bes sak sakci,üç beste yagcidir.



Parolamiz degismez,Istikamet Bati,ya ,

Yasasin kutlu demokrasi, haydi bismillah....



Ayni nakarat,biçare insanlarda ayni heyacan,

Korku,dehset macera ve kan,

Hayatin baharinda telef oldu binlerce can.



Kavganin gayesi halk adina,kimisi der, millet,

Ocaklar söndü,ruhlarda cinnet!



Yilmadim,usanmadim,devam ettim yoluma,

Hak yolda kelepçeler takilmisti koluma,

Sayet inayet ederse kuluna,

Her sey zamanla girermis yoluna.!



Ne yani? Meydan zübüklere mi kalmali?

Müslüman kisi birazcik uyanik olmali!





Cephede düsmanla biz savasiriz,yatariz kefensiz,

Siyaset meydanina talip üç bes ne idügü belirsiz!



Lafa bak:

Müslüman siyasetle ugrasmaz!

Ancak yapacagi bes vakit namaz!



Koyun olursan,güden de bulunur,basini kesen de,

Belki de en agir hesap bu olacak günün birinde!.







Kinim ne partilere,ne de onlarin amblemine,

Haydi tabip bey bul derdime bir çare..



Derdim var Tabip Bey ne olur anla beni,

Bir muayene ücreti için bosuna vaktim alma.

Nihayetinde hala bir mafya babasiyim;

-Kozlari paylasmayalim seninle isin sonunda.



Acilar sarmis ruhumu unuttum gülmeyi,

Niçin içimde sakiyip ötmez bülbüller?

Çalilar sarmis dört yanimi, açmaz sümbüller,

Viran olmus ülkemde artik baykuslar tüner.



Tilki aslan olmus,yirtici kurt hükümdar,

Ey iblisler... zülümle asla olunmaz payidar!



Yikilir elbet bir gün tahtiniz, tipki Firavun gibi,

Mazlumun sel olan gözyasi katinca önüne sizi.



Kinim ne vahsi arslandan ne de korkak tilkiden,

Bilmem bu maraza var mi bire reçeten?



Yine bir hal oldu bana,acilarim hergün artiyor,

Bakin su alem i islam a,gökten kursun yagiyor.

Tebessüm eden çehre yok,hep analar agliyor,

Yikilan haneler degil, asil benim yüregim kaniyor.



Hariçteki düsman asikar durur, zaten belli,

Ya içimizde kök salmis mikroplara ne demeli ?

Kan emerek beslenirler olmuslar kelli felli,

Sökemiyorum bedenimden kökleri çok çetrefelli.



Azgin nefislerine kul,Batiya usak,

Aslini yitirdi bir tuhaf oldu yeni kusak.

Haramla beslenen bu soysuzlara derim,” ********.”.

.Ah... Mümkün olsa da bu asalaklari bir kovsak...



Üç bes sefilin yaldizli sözüne nasil da kandik?

Gaflet yorgani üstümüzde hala uyanamadik.



Talip oluyorlar her daim zillete,

Zulmediyorlar her firsatta bu millete.

Yüregimin sancisi baslar ta en tepeden,

Dertlere gark olmusum su müflis sistemden...



Ya asarim bunca badireyi ,çikarim düzlüge,

Isyanimla ölürümde teslim olmam sessizlige!...



Daima ah çekerim sesi duyulmayan çigliklara,

Münkerati görüp de ama misali bakanlara.



Ey sukut eden alimler,hocalar,

Hiç mi okumadiniz?

‘Haksizlik karsisinda susan olurmus dilsiz seytan,’

Dile gel konus;

Sen konusursan sayet inayet eder alemleriYaratan.



Konus be adam...Ver kürsinin hakkini,yahut in asagi!

Isterim ki, hiç degilse sizler olmayin zalimlerin usagi!



Ne kolay bir meslek; efendilere salla basini,

Helal olsun koçum, al maasini.

Alemi düzeltmek sana mi kaldi?Kildir besi,bitir isi



Elinizde tutsak olmus,bir rehber-i hakikat

Dilegim tan, sizlerde olsun sadakat



Iftira mi ediyorum? Söyleyin varsa sözünüz,

Kalmadi mi yüce ecdadtan azicik olsun özünüz?



Masal degil okunan,ne de hikaye kitab- i Kur an,

“Benden hakkiyle korkun” diyor alemleri Yaratan!



Söyleyin askina tas mi kesildiniz?

Lal mi oldu diliniz,niçin çikmaz sesiniz?





Su hale bak,Kral anadan üryan gezer,

Ey millet bakiniz, adam çiplak diyemezsin,

Bir avuç eskiya zorla alir ekmegi elimizden,

Yutkunur derinden,lakin sesini yükseltemezsin.



Marjinal bir gurup oturmuslar en tepeye,

Cihadin en sevimlisi yapilirmis zalim yöneticiye!

Maksadim gafilleri uyarip,hak yola davetiye,

Benim asla düsmanligim yoktur kendi devletime!



Hakim olmus, azinlik bir milletin zulmeti ülkeme,

Yakamizdan düsmez bir türlü kan emici kene.



Kinim ne masum hocalara ne de sessiz alimlere,

Haydi Tabip Bey yaz derdime sen bir reçete.



Tabip Bey....

Fuhus rezaletini sana anlatmaya dilim varmadi,

Namus tarumar olmus hayadan eser kalmadi.

Kadin eti en ucuz meta oldu bizim pazarda

Sokaklar yetmiyor, zina icra edilir nice mezarda!



Özgürlük oldu artik hayvanlar gibi çiftlesmek,

Çok eskiden imis in emri ile evlenmek.

Yerle yeksan olmus nice kudsi degerler,

Bir zamanlar dünyaya örnek imis bu yerler.



Seytanin ordusunda en güçlü firka,

Çiplak kadinlardan taarruz var ehli imana.

Bu fitnenin adi, bizim alemde, “disidir”

Onlara karsi koymak Yusuf larin isidir!



Hayat kadini, diyorlar bataklikta yüzene,

Elbet bir kaç sözüm olacak çirkefdeki güzele.

Onlar hayat kadini degil hayatin tam da içinde,

Asil soysuz dizginleri tutar daima elinde!...



Eti satilan o kadin benim anam, sana da baci,

Aslinda onlar her daim bu milletin bas taci!...

Sen hiç düsündün mü Hayat kadini ne demek?

Alinan her nefes bin ölüme denk!...

Hangi kadin ister düssün bu sefil dereye?

Hele sen bir tanik olsan bunlara yön verene.

Oysa her sey asikar,

Fuhus patronu olmus ülkenin vergi babasi,

Boynunda takili devlet üstün madalyasi!..



Güya kanunlar toplumda zinayi meneder,

Oysa her zemin ve yol adeta olayi tetikler.

Cidden devlet basvursaydi saglam bir tebdire,

Herhalde bu kadar ragbet olmazdi günahi kebire.



Nerede bu tezgahlarin mucidi kravatli beyler?

Keske hayat kadini kadar namuslu olabilseler.!...



Ey hayatin içinde kaybolan ,hayat kadini,

Ilericilik ve özgürlük koymuslar tuzagin adini,

Ah bir bilsen,bu yaldizli sözlerde ne hilekarlik,

Hayatiniz zindan,her yer zifiri karanlik.





Kinim ne masum kadinlara ne de kizlara,

Haydi Tabip Bey sen bana bir çare ara.







Çirkefe bulasmadik yerimiz kalmadi,

Seyrederken bu çagdas ve medeni vahseti,

Hayret bu ne zillet ?

Bir koca asir ge.ti hala çilemiz bitmedi...



Iltimas,adam kayirmak,her sey caiz,

Kirk bin derdin sebebi kahrolasi faiz,

Tozuna bulasmadik fert mi kaldi?

Korkarim kiyamet vakti iyice yaklasti!..

.

Yarab Senin adaletinden elbet sual olmaz,

Kitaplardan okudum mazlumun ahi yerde kalmaz.

Tecelli etsin artik Ilahi adalet,

Bitsin çilemiz, son bulsun nihayet.



Daha sayacak çoktu,derdim ve sitemim

Desifre edecektim herseyini kokusmus düzenin

Nice mahrem seylerde biliyorum nakletmek isterim,

Lakin alnimda nokta nokta terler, kisildi sesim.



5. bölüm



Sonra Tabip;

-Tamam kardesim dedi,

Aldi beni tam karsisina,

Pür dikkat dinlemisti basini sallaya sallaya.

- Kardesim;

Belli olur yigit adam savas sirasinda,

Gerçek dost taninir ihtiyaç aninda,

Nazik ve efendi kisi ancak öfke sirasinda,

Mert adamsin asikar,gayette yigitsin,

Tanisalim hele bir yol sen nerelisin?



Aslim; Dogulu fakat göçtüm nice diyarlara,

Anam diye sirtimi dayadim buz gibi duvarlara,

Takildim sonra delice esen kader rüzgarina,

Merak ettim sizin memleket neresi acaba?



Tabip gülümsedi,

Herkesin beldesi elbet sirindir insana,

Evliyalar diyari derler esi yok cihan da,

Bagrinda yatar canlarin piri Mevlana.



Anladim Tabip Bey saglam yerdensin,

O sehrin adi yesil Konya,minareleri inlesin,

Hamd olsun bende nihayet buldum tabibimi,

Yoksa benim bu uzun hikayemi kim dinlesin?



Hos basladi sohbetimiz, sevdim hekimi,

Gözlerimin içine bakarak sikica tuttu elimi,

Kabza tutmustu avuçlarim parmaklarim tetik,

Içime akmaya basladi sefkat yüklü elektrik.







Dogrusu garip bir reçete yazdi:



Senden birsey soruluncaya kadar susman,

Hayirlidir susturuluncaya kadar konusmandan.



Söz ilaca benzer, azindan fayda gelir,

Insana aradigi seye göre deger verilir.



Küfretme karanliga,bir mum yak gücün varsa,

Yasadiklarini bir rüya say, zanna kapilma,

Bu yolda basin kopsa da sakin aldirma.



Dilegin ne ise sabret,bir gün kavusursun,

Hicranina ortagim sana mujdeler olsun.

Anladim, sen benim ülkemin hayatini okursun !



Çekilen her elemin sonunda ferah gelir,

Sen bir mum yak,gör bak ne mesaleler yükselir.



En tatli sular karanlik magaradan dogar,

Senin bu derdin nice hastalari sifaya bogar!...



Dünyada hiçbir küçük ser yoktur ki ,

Içinde nice büyük hayirlar bulunmasin!...

Düzen.... temeli çürük asla seni korkutmasin,

Basini dik tut seni kimse hasta sanmasin.



Aydinlik olacak er geç bir gecenin sabahi,

Tünelin sonunda gözükür ümmetin felahi.



Hasta degilsin, sana hos kederler vermis,

Kulum bana böylece birazcik yalvarsin istemis.



Bu dertler Yaradani anmak için vesile,

Satma derdini sakin,dünyayi verseler bile.

Sig vicdaanlarin derdi,ancak sahsi ve ailevi olur,

Engin vicdan sahipleri ise toplumun derdiyle kavrulur.



Bundan böyle iyilerle bir ve beraber ol,

Sakin ha yeis çukurunda kalma,

Yeis,

Dibi görünmeyen igrenç bataklik,

Ümit ise genis bir yol, hem kuraklik.



Nefis seytani yatar kuytu bir odaya,

Derdin biterse sayet hemen çikar ortaya.



Her illetin bir sifasi vardir ama,

Sen bu dertle yasa,birak doktor arama!..



Zira bazan derdin kendisi sifa olur!...

Böylesi hastalik çok nadir bulunur.



Sabirli ol, acele yapilan her is seytandan,

Alti günde halk etmis yeri gögü Yaratan.



Sikintilara diren,kesme ümidini rahmetten,

Bu haline daim sükret,faydalan her nimetten.



Sevdandan vaz geçme,sabret her ezaya,

Azimli ol,tevekkül et kader ve kazaya



Tomurcuk derdi olmayan agaç, ancak odun

Dert degil,tazecik filiz senin maksudun!



Kapilma gazap rüzgarina, yere savurur seni,

Ulasmak istersen menzile,hemen terket nefsin





Eli büyük olan degil, nasibi olan yer,

Elbette günahimiza keffaret bunca ser.



Belki reçetem agir oldu,ama yaraya nester,

Elbet günahimiza keffaret olacak bunca ser!



Kin tutma daima affetmek siarin olsun,

Kov hasedi ruhundan,gönlüne nur dolsun



Ama sana yapilanlari sakin ha unutma…

Reçeteyi muska yap,as boynuna,burusturup atma…



     
     
 hatice tekes -   - 02/09/2009,12:06:18 AM ruhumsanakurban03@hotmail.com     

Söylediklerinize Dikkat Edin ... Düsüncelere Dönüsür...

Düsüncelerinize Dikkat Edin ... Duygulariniza Dönüsür...

Duygulariniza Dikkat Edin ... Davranislariniza Dönüsür...

Davranislariniza Dikkat Edin ... Aliskanliklariniza Dönüsür...

Aliskanliklariniza Dikkat Edin ... Degerlerinize Dönüsür...

Degerlerinize Dikkat Edin ... Karakterinize Dönüsür...

Karekterinize Dikkat Edin ... KADERINIZE DÖNÜSÜR...

8)

     
     
 ahmet özcan - kütahya dpü  - 01/09/2009,11:43:53 PM kapeetii_03@hotmail.com     

Ufukta bir gemi görsem seni tasiyan, Mavi denize dalardim geriye bakmadan .Uçsuz bucaksiz mavilikte arardim beni .Taa ki beni sende bulana kadar.

     
     
 Kevser Solmaz - AFYON  - 01/09/2009,11:20:40 PM solmazkevser@hotmail.com     

O Sadece Çignedi Sen Tükür Gitsin..!!!

     
     
 Mehmet Alkan - BURDUR  - 31/08/2009,5:49:50 PM mehmet_030315@hotmail.com     

Bütün dislililere ve istanbul kaynarcadaki

özel birine çok çok selamlar...

     
     
 ahmet özcan - kütahya dpü  - 30/08/2009,4:21:29 AM kapeetii_03@hotmail.com     

IBRET AL YERE DÜSEN YAPRAGA... ;



O DA SENIN GIBI TEPEDEN BAKARDI TOPRAGA...

     
     
 ahmet özcan - kütahya dpü  - 30/08/2009,4:16:50 AM kapeetii_03@hotmail.com     

ANNE SEVGISI





Anneni seviyor musun?



Annene nasil davraniyorsun?



Yeni bir MerCedes arabaya, süper bir villaya, güzel bir ese sahib olmak. Fakat bunlardan daha güzeli insanin annesinin yaninda olmasi ve onu her sabah öperek " Allah senden razi olsun anne" demesidir...



Çocuklarin bir çogu anneleri ile beraber olmaktan sikilir ve onlarla beraber yürümekten çarsi ve pazara gitmekten utanirlar. Aksine anneler çocuklarini çarsiya götürdüklerinde yahut akrabalarindan birinin evine götürdüklerinde onlarla iftihar ederler... Hakikaten ne güzel anneler ve ne kati evlatlar...



*Evlenmek için kizini isteyen birinin ahlakini, dindarligini, aslini, malini mülkünü ve isini sormadan önce anne ve babasina karsi davranislarini sor!



*Herkes esine ve arkadasina hediye göndermek ister, fakat Allah islah etsin hangimiz annesine hediye göndererek süpriz yapmayi düsünür...



*Belki annenin senin için kalbinde tasidigi sevginin büyüklügünü bilemezsin. Ancak evlenip çocuk sahibi olduktan sonra annelerin çocuklari için tasidiklari sevginin büyüklügünü anlarsin! Simdi anlattiklarimdan sonra annenin senin için kalbinde tasidigi sevginin büyüklügünü hissetmiyorsan senin kalbinin çorak bir araziden farksiz oldugunu kabul etmelisin...



**Bu dünyada herseyin bir çaresi vardir:



esin; bosarsin ve daha güzeli ile evlenebilirsin.



Çocuklarin; onlardan baskasini dünyaya getirebilirsin.



Mallarin; onlardan daha iyisini elde edebilirsin



... Fakat annen...



O, gittigi zaman geri dönmeyen tek seydir.



**Içimizden kaç kisi annesinin elini öpüyor, kaç kisi annesinin basini öpüyor ve yine içimizden kaç kisi annesi ile hürmet ve edeple konusuyor. Herhangi birimiz annesine karsi nasil davrandigina dikkatle baksa kendisini hayirsiz, vefasiz ve suçlu bulur.







Su tarihi bir gerçektir ki kim annesine isyan etmisse hayati boyunca hayir ve mutluluk görmemistir. Ve yine tarihi bir gerçek olarak annesine kötü davrananalarin, çocuklarinin da onlara ayni sekilde ya da daha kötü davrandiklarini biliyoruz.





Insan ne kadar aciz bir varliktir...



Peygamber efendimiz buyuruyor ki; kim hayra delalet ederse o hayri isleyenlerin kazandigi sevabi kazanir. Kim de serre delalet ederse o serri isleyenlerin kazandigi günahi kazanir.

     
     
 hatice tekes -   - 30/08/2009,12:08:16 AM ruhumsanakurban03@hotmail.com     



"Basimi koydugum her yerde,

alti yönde ve ötesinde ibadet edilen O'dur.



Bag, bahçe, gül, bülbül, sema, sevgili hep

birer bahanedir.

Maksud olan hep O'dur."

MEVLANA

     
     
 Birol ozdemir - disli  - 29/08/2009,10:36:47 PM akgascam@hotmail.de     

Osmanli ordusunu ayakta tutan 3 unsur







Osmanli ordusunu yakindan tanima firsati bulmus yabancilar, sefirler ve komutanlar, yenilmezligin nedenini üç unsura baglamislar, bu özelliklere dikkat çekmisler.







Düsmanlarinin bile hayran oldugu ordu!











Adi, tarihteki büyük kumandanlar arasinda anilan Napolyon Bonapart'a, Saint Helena adasinda hapiste bulundugu sirada "Kimler büyük adamdir?" diye sormalari üzerine, o, Fatih Sultan Mehmed'i kastederek: "Büyüklükte ben onun çiragi bile olamam. 'Neden?' derseniz, bana pek aci gelen bir gerçegi açiklamam icap eder ki, o da sudur: Ben kiliçla fethettigim yerleri, hayatta iken geri vermis bir bedbahtim. O ise, fethettigi yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sirrina ermis bir bahtiyardir." demistir.



13. yüzyilin sonlarinda tarih sahnesine çikan Osmanli Devleti'nin sinirlari, 16 ve 17. asirlarda en genis hâline ulasmisti. Bati cephesi Trieste ile Viyana'da, kuzey cephesi Polonya'nin bitisigindeydi. Karadeniz ile Azak Denizi birer Osmanli gölü hâline gelmisti. 1475'ten 1768'e kadar Osmanli Imparatorlugu ile ona bagli devletlerden baska hiçbir devletin bu denizlerde kiyisi yoktur. Kafkasya'nin batisi gibi, Asya'nin batisinda Dicle ve Firat nehirlerinin yataklari da Iran Körfezi'ne kadar Osmanli idaresi altindaydi. Osmanli, Suriye'yi de en genis cografî mânâsiyla elinde tutuyordu. Arabistan'in batisi bütünüyle en güneydeki Yemen'i içine alacak sekilde Osmanli idaresindeydi ki, bu da Osmanli'ya Hint Okyanusu'nda hâkimiyet sagliyordu. Ayni sekilde, Kuzey Afrika da Misir'dan en batidaki Fas'in dogu sinirina kadar Osmanli topragiydi. Böylesine büyük bir devletin uzun ömürlü olmasinda, kaynagini mânevî degerlerden alan bazi hususlar vardir ki, bunlarin bilinmesi yeni yetismekte olan nesillere ufuk açacaktir.



• Osmanli ordusunu ayakta tutan üç unsur neydi?



Itaat, intizam ve temizlik



Osmanli ordusunun muvaffakiyete ulasmasinda en mühim hususiyet; âmirlere itaat, nizam ve temizlik.. kisaca iç ve dis disiplindir. Osmanli ordusunu yakindan tanima firsati bulmus yabancilar, sefirler ve komutanlar, onun bu hususiyetine dikkatleri çekmislerdir. Meselâ, Avusturya'nin Istanbul Büyükelçisi Busbecq, Kanunî'nin Amasya ordugâhini söyle tasvir eder:



"Bu muazzam kalabalik içinde medhe deger görünen nokta, sessizlik ve disiplindir. Hiçbir bagrisma ve ugultu yoktur. Hâlbuki alelâde kalabaliklarda böyle seyler eksik olmaz. Herkes kendisine tayin edilen noktada rahatça duruyordu. Pasalar, sancak ve alay beyleri, yüzbasilar ve daha küçük Türk subaylari yerlerine oturmuslardi. Alelâde neferler ayakta idi. En çok göze çarpan topluluk, sayilari birkaç bine erisen yeniçerilerdi. Bunlar, diger birliklerden ayri bir yerde uzun bir saf hâlinde duruyorlardi. O kadar sessizdiler ki, benden çok uzakta bulunmadiklari hâlde, acaba canli insanlar midir, yoksa birer heykel midirler diye tereddüt ediyordum. Bu mevkiden ayrildigim zaman, hos bir manzara göründü. Sultan'in hassa alayi, atlar üzerinde, yerlerine dönüyordu. Atlar gayet güzel ve yüksek olmalarinin yaninda, gayet bakimli ve süslü idi."





Georg von Mühlenbach baska bir yazisinda Osmanli ordusu ile alâkali sunlari söyler:



"Orduda düzen tek kelimeyle fevkalâdedir. Fikrimce bu nizam, içki yasagi ile saglanmaktadir. Içki yasagi, Türk askerini itaatkâr, uyanik ve kanaatkâr yapmistir. Ordugâhta en küçük bir gürültü ve münakasa duymak mümkün degildir. Halk, ordularinin geçisi sirasinda en ufak bir endise hissetmez. Ordu, geçtigi yerde her seyi pesin para ile satin alir; hanlarda geceleyen asker, parasini öder. Türk ordugâhina, kizlarina tecavüz edildigi için sikâyete gelen anneler görmek mümkün degildir. Malinin asker tarafindan yagma edildigini, hos olmayan herhangi bir muameleye muhatap oldugunu söyleyerek sikâyete gelen de yoktur. Zîrâ böyle seyler olmaz.



Bu anlayis, Türk ordusunu muzaffer kilmis ve devletini muntazam sekilde büyütmüstür. Biz Hristiyanlarin ordularinda ise sarap, Türk ordusunda görülenlerin tamamen aksini husule getirir. Türkler bunu çok iyi bilmekte ve degerlendirmektedir. Ordugâhlarina sarap girmemesi için her türlü tedbiri alirlar. Iki üç gün önce bir konaga vasil olduk, bu konakta meyhaneler vardi, ordu orada bulundugu müddetçe meyhaneler kapatildigi gibi, her türlü sarap alisverisi de yasak edildi."



Osmanli ordusunun harp gücünü Maresal Montecuccoli, birçok Bati diline çevrilerek klâsik olmus Tabiye isimli kitapta söyle anlatiyor: "...Osmanli Devleti o derecede kudretli ve kuvvetlidir ki, çok sayida, mükemmel egitim görmüs askerlerden mütesekkil ordusu, her an harbe hazirdir. Istenildigi anda yürüyüse geçebilen bu ordu, her zaman emre âmadedir. Ordunun yürüyüse basladigini daha düsman ögrenmeden Türk ordusu, muharebe sahasina girmistir. 1660 yilinda gemilere manda ve öküzleri kosup Tuna yoluyla Belgrat'a, Osiyek'e, Budapeste'ye Türklerin çektirdikleri gemiler ve tasidiklari yiyecek ve agirliklar tarif edilemez, akil almaz. Gerek ordu yürüyüsünü, gerekse agirlik naklini Osmanlilar, bütün hileleri kullanarak saklarlar. Düsman casuslarina dâima ters hedef verirler. Her seferindeki hileleri de, bir öncekinden farklidir. Nitekim herkesi Venedik seferi yapacaklarina inandirip birden Transilvanya'da görünen Türk ordusu, saskinlik dogurmustur. Malta'ya gideceklerini yayip Girit'e sefer etmeleri de böyledir. Savastan çok önce vaktiyle tedarik görmek, Romalilarda usul ve kaide idi. Osmanlilar, baslangiçlarindan itibaren Romalilarin bu usul ve kaidesini aynen tatbik etmislerdir. Osmanli ordusundaki her çesit san'at erbabi isçinin sayisi, sasilacak kadar çoktur. Kilavuzlari ve casuslari da çoktur. Ordunun büyük agirliklari ve toplari bulundugu için nakliyeye ehemmiyet verilir. Diger milletlerin tahammül edemedikleri, takat getiremedikleri mesakkatlere Türk ordusu alisiktir. Çok iyi siper ve tabya yaparlar. Ordunun yürüyüsü fevkalâde sür'atlidir. Bizde 'Türk'te ayak kursundan ve el demirdendir.' atasözü meshurdur. Türk askeri cesurdur."Aslinda Montecuccoli'nin bu sözleri Osmanli ordusunun, Hz. Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) savas stratejilerini ehemmiyetle benimseyip tatbik ettigini göstermektedir.



ise, Osmanli ordusunu ve karargâhini söyle tasvir eder: "Ilk dikkat ettigim husus, muhtelif teskilâta mensup Türk askerlerinin, kendi karargâhlari içinden hârice çikmamalari idi. Bizim karargâhlarda cereyan eden isleri bilenler, buna inanmakta zorluk çekerler. Fakat gerçek su ki, her tarafta tam bir sükûnet ve sessizlik hüküm sürüyordu. Kat'iyen kavga ve münakasaya tesadüf edilmiyordu. Hiçbir zorlama ve siddet harekâti görülmüyordu. Sarhosluktan yahut kafa kizginligindan ileri gelen yüksek sesler bile yoktu. Bundan baska, her taraf tertemizdi. Gübre yiginlari, süprüntüler görülmüyordu. Göze yahut buruna fena gelecek hiçbir seye tesadüf etmedim. Bu gibi seyleri Türkler yakiyorlar yahut uzaga götürüyorlar. Neferler de büyük bir çukur açarak, pislikleri oraya gömüyorlar ve karargâhi tertemiz tutuyorlar. Bizim askerimiz arasinda oldugu gibi hiçbir tarafta bir sarhosluk, cünbüs yahut kumar gibi seylere tesadüf edemezsiniz. Türkler kâgit ve zar oyununu bilmezler."





     
     
 Kevser Solmaz -   - 29/08/2009,12:47:29 AM solmazkevser@hotmail.com     

BILSEYDIN HER AN GÖNÜLDE VUSLATA DURACAGINI..GIDERMIYDIN..???

     
Sayfalar : 1 .. 21 22 23 24 25 .. 53 >>